22 Temmuz 2018 Pazar

Sevmese de olur

İnsan neyi neden sevmediğini bilmeyince ortaya böyle bir durum çıkıyor işte.
Keşke Atatürk'ü bilseydin de sevmeseydin cancağzım.
Neyi neden sevmediğini bilirdin hiç olmazsa.
Biz de sana saygı duyardık.
Bir şey bilmediğin için ettin onca lafı, sonra da ters yüz olup özürler diledin.
Neyi neden sevmediğini layıkıyla bilseydin eğer sözlerinin arkasında dururdun dimdik. Böyle süt dökmüş kediye dönmezdin...

Özrü kabahatinden büyük
Şu haberi diyorum: Önce Anıtkabir’de Atatürk’e küfretti, sonra özür diledi
"Anıtkabir ziyaretinde çektiği videoda Atatürk'e ağır hakaretlerde bulunan genç kız sosyal medyada gündem oldu. Görüntüleri paylaşılıp tutuklanması için kampanya başlatılan genç kız pişman olduğunu belirtip bir özür videosu yayınladı. Tutuklanması için çağrı yapılan genç kız, paylaşımların çoğalmasının ardından pişman olduğunu belirttiği bir video yayınladı. Görüntüleri kendisinin görüşlerine saygı duymayan bir arkadaşına inat olsun diye (hani özür kabahatinden büyük denir ya, işte öyle) çekip sadece ona yolladığını ifade eden Safiye İnci, “Atatürk’e saygı duymasam Anıtkabir’e gitmezdim” diyerek kendini savundu." 
(Yüzünü kapatarak konuştuğundan ve çarşafı da her tarafını kapattığından özür dileyenin kim olduğu da anlaşılmıyor açıkçası. Keşke Anıtkabir'de yüzü gözü açık gayet rahat konuştuğu gibi dileseydi özrünü de.)
(Son haberlere göre, ‘5186 Sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu'na muhalefet ederek Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan Safiye İnci, özür videosunda konuşanın kendisi değil, kuzeni olduğunu söylemiş.)

Sosyal Linç
Sosyal linç çığ gibi büyüyebiliyor böyle. Ve yaptırım gücü de var. 
Lakin bir de parmak yanlış hedefi göstermese...
Safiye İnci'nin aslında ODTÜ'lü açık saçık bir kız olduğu, özellikle türban takarak Anıtkabir'e geldiği ve bu videoyu milleti kışkırtmak için çektiği haberi fotoğrafın sahibi Tuğçe Maden tarafından kerelerce yalanlandı. 
Tuğçe uğradığı haksızlığı anlatmaya bıkmadı, paylaşanlar da bu yalan paylaşımı paylaşmaya doyamadı.
Bu kışkırtmalı tweet oltasına Melih Gökçek dahi takıldı. Hakkını yemeyelim, haberin yalan olduğunu öğrenince Tuğçe Maden'den özrünü de diledi.
Her habere balıklama dalmamak lâzım demek ki...

Bu memleket böyle oldu artık
Açık saçık giyinen de suçlu, türban takan da, Ateist de suçlu Atatürk'ü sevmeyen de, ODTÜ'lü de suçlu İmam Hatip'li de.
Herkes yapıştığı bir uçtan kendi tarafına doğru çekiyor ülkeyi delice. Ülkenin ucu bucağı kalmamış, dört bir yanı çekiştirilmekten paçavraya dönmüş, içi dışına çıkmış, kimin umru!
Ahlâk, sevgi, saygı, dürüstlük, merhamet, vicdan, liyakat gibi değerler rafa kalktı kalkalı, herkes birbirini delice yargılar olmuş, kimin umru!
Ülkenin yasaları keyfi uygulandıkça insanlarda "cezalandırma" duygusu daha da güçlenmiş ve herkes cezayı kendi kesip kendisi oracıkta verivermiş, kimin umru! 
Egolar tavan yapmış, kimse sözünün üzerine söz duymak istemez olmuş, kimin umru!
Kimse de demiyor ki 'içinde hep birlikte yaşadığımız ülke elden gidiyor, bir kendimize gelelim, ne yapıyoruz durup bir düşünelim'...

Anlamadan seveceğine, anlayarak sevme
Düşünmek demişken;
Hani diyorum keşke herkes özgür iradesi, aklı, fikri, vicdanı ve bilgisiyle karar verse neyi sevip neyi sevmeyeceğine.
Sevdiğini de sevmediğini de, saygısızca değil, özgürce dile getirebilse.
Anlayarak sevmemek ne kadar saygıya şayansa, anlamayarak sevmenin bir o kadar değersiz olduğunu bir anlasa.
Kısacası;
Bir insanın birini "anlamadan" sevmesindense, "anlayarak" sevmemesi daha evla.
O yüzden;
İnsan önce bir ANLASA!
Sonra, sevmese de olur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder