18 Ağustos 2013 Pazar

Yok aslında birbirinizden farkınız


Olayların önünü arkasını bilerek izlemek ve yorumlamak akil insan işi.
Geçmişin tortusuyla şimdinin vak'alarını irdelemek ve bugün olanlar geleceğe nasıl yansır diye öngörülerde bulunmak için bilgi ve birikim lazım.
Lakin gücü ellerine geçirenler ne gelmişe, ne geçmişe, ne de geleceğe baktıklarından bugünü talan edip, ortalığı toza dumana katıyorlar.
Sen istediğin kadar çok bil.
Sana soran kim...

Esas manzara ise ayrıntılara girmeden, ötesini berisi deşelemeden, biraz geriye çekilerek bakılınca farklı bir netliğe erişiyor.
İçinde yaşayanların farkında olmadığı, kendilerinin diğerlerinden farklı olduklarını varsaydıkları, lakin farklı olmadıklarının farkına varamadıkları bir manzara bu görünen.
Mısır’da yaşananlara bakın.
Ocu bucu, darbeci marbeci, karşıtı marşıtı.
Dümdüz baktığınız zaman hepsi aynı.
Hepsi Mısırlı.
Hepsi üç aşağı beş yukarı aynı görünümde.
Hepsi aynı dili konuşuyor.
Hepsi aynı okullarda okumuş, aynı tarihi paylaşmış, aynı sokaklarda yaşamış.
Hani bütün Çinliler’i aynı görürüz ya, işte dış dünyaya göre de bütün Mısırlılar aynı.
Biz onların;
Ne, ne düşündüklerini biliyoruz.
Ne, neye inandıklarını biliyoruz.
Ne, kimi desteklediklerini biliyoruz.
Bizim için onları diğerlerinden ayırt eden hiçbir belirti yok.
Sadece darbeyi yapan ordunun resmi giysili askerleri seçiliyor aradan.
Ki onlar da Mısırlı.
Çıkart kıyafetlerini, yüz ifadeleri dahil diğerleriyle aynı.
Da;
Aynı ülkenin aynı insanları ne ara olmuşsa ayrışmış, sonra da birbirinin boğazına sarılmış.
Kavga gürültüyü kâh kınayarak, kâh destekleyerek izleyenlerin zihinlerinden geçense,
"Ölen ölür kalan sağlar bizimdir."
"Önce onlar birbirlerini bir götürsünler de, gerisi nasılsa kolay...."
Kılçıkları ayıklanmış bir balık misali...

****
En temiz iş kardeşi kardeşe önce bir güzel düşman etmek, sonra da birbirine yedirmek.
Tereyağdan kıl çeker gibi...
Peki ya sonra?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder