22 Aralık 2023 Cuma

Kısa Günün Kârı, Üç "İmza"

En kısa günün ertesi gününe üç "imza" sığar mı sığmaz mı derken, hepsi sığdı.
Aynı gün içinde Tayyare Kültür Merkezi'nde düzenlenen kahvaltılı basın toplantısı ile "Bursa’nın Dijital Kent Arşivi"nin halka açıldığı açıklandı; Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi'nde Gazeteci-Yazar Dr. Murat Kuter yeni kitabı "Yalçın İpbüken'in Yaşamından" kitabının tanıtımını yaptı; TÜKD Bursa Şubesi'nin toplantısında, Atatürk Araştırmacısı-Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı "Bursa'nın Zamansız Kadınları" kitabını TÜKD Bursa Şubesi üyeleri için imzaladı.

1- BURSA'NIN DİJİTAL KENT ARŞİVİ
Basın toplantısında, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Bursa Dijital Kent Arşivi'nde Bursa ile ilgili bilgi, belge, fotoğraf ve her türlü dokümanı bulabileceğimiz; Müzeler Şube Müdürlüğü, Kütüphaneler Şube Müdürlüğü, Kültür Şube Müdürlüğü, Orkestra Şube Müdürlüğü ile Yazı İşleri ve Kararlar Şube Müdürlüğü arşivlerinden oluşan 23 bin verinin girişinin sağlandığı; ikinci aşamada Büyükşehir Belediyesi’nin 1880-1927 yıllarına ait meclis karar defterleri, arzuhâl kayıtları ve üst makamlara giden yazışmalar ile 1927’den günümüze kadar olan bütün meclis kararlarına erişimin de mümkün olacağı; üçüncü aşamada ise Bursa’ya ait 1455-1923 yıllarına ait şer’iye sicilleri transkript edilip arşive dâhil edileceği; Arşiv'in halka açılmasıyla Bursa müzelerinin koleksiyon ve arşivinden yaklaşık 10 bin, Orkestra arşivinden 7 bin 500, Kütüphane ve Bursa Araştırmaları Merkezi arşivinden de yaklaşık 5 bin 500 veriye an itibariyle ulaşmanın mümkün olacağı söylendi. 
Arşiv'de endüstriyel materyaller, fotoğraflar, grafikler, dijital veriler, haritalar, rehberler, efemeralar, yerel gazeteler, aile tarihçeleri, akademik çalışmalar, tapu kayıtları gibi önemli belgeler, ses kayıtları ve videolar ile müzelerde sergilenen ve korunan her türlü obje, eşya ve eser arşivde yer alacak.
Bütün dünya elindeki avucundaki tüm verileri elektronik ortama yüklemiş ve internet dünyası her ne sorarsak anında cevap verecek hale gelmişken, Türkiye'nin en büyük ve en köklü şehirlerinden biri olan Bursa'da nihayet sıra dijitalleşmeye geldi. "Zararın neresinden..." diyerek ve bu arşivin gün be gün genişlemesini, sitenin daha albenili ve daha kolay kullanılır hale gelmesini dileyelim. 
kentarsivi.bursa.bel.tr
Malum, arşiv bağışlarla genişleyecek. Kamuya mâl olmuş kişiler ve aileleri bu konuya duyarlılık gösterir, arşivlerini paylaşırlarsa epey zengin bir arşivimiz olur. Tabii eğer arşiv sahibi arşivini geri istiyorsa, belediye de kendisine emanet edilen arşivi dijitale aktardıktan sonra sahibine teslim etmekle mükellef.

*Bursa Okulu
Bursa Dijital Arşiv tanıtım toplantısına biz; Bursa üzerine okuyup yazanların ve ortak noktası “Kültür, Tarih ve Bursa” olanların oluşturduğu Bursa Okulu grubu olarak, Alper Can, Uğur Ozan Özen, Kenan Yetişen, Deniz Dalkılınç, Aytül Dursunoğlu, Agâh Enes Yasa, Mesut Özkeser, Dilek Yıldız Karakaş (Dilek Hanım Kütüphaneler Şube Müdürü olarak) ve ben katıldık. Bizler çalışmalarımızda Bursa arşivinden yararlanmak kadar, Bursa için arşiv oluşturan, resmi arşivlerde bulunmayan bireysel arşivleri dijitale aktarabilen ve onları yorumlayabilen, Bursa tarihinin izlerini süren ve bir yandan da geleceğe iz bırakan isimler olarak, Dijital Arşiv’in ne kadar önemli olduğunu biliyor ve Bursa Belleği oluşturmak adına bilgi ve materyal biriktiriyoruz. İlçe gazetelerinin elektronik ortama aktarılmasının Bursa yerel tarihine büyük katkı sağlayacağını düşünüyor ve bu yolda çalışmalar yapıyoruz. Telif süresi dolmuş, az bulunan kitapları dijital ortama aktarmaya çalışıyoruz.

2- "BİZİM HİKÂYEMİZ TÜRKİYE'NİN HİKÂYESİ"
Basın toplantısının bitiminin ardından, Bursa Okulu grubumuzdan beş kişi olarak Tayyare Kültür Merkezi'nden çıkıp doğruca Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi'ne gittik. İki hafta önceki toplantımızın konuğu olan Dr. Murat Kuter, 28. kitabı olan "Yalçın İpbüken'in Yaşamından" kitabının yazılma sürecini ve Yalçın Bey'i bizlere kısaca anlatmıştı. Konuya bir nebze de olsa vakıftık. Kitapta anlatılan, "İş dünyası, spor ve öğrenme ile yoğrulmuş 83 yıllık bir yaşam öyküsü"ydü... 
Yalçın İpbüken'in 1970 yılında Tofaş Otomobil Fabrikası'nda başlayan iş hayatı, Koç Topluluğu'nda 30 yıl sürmüştü. Tofaş Spor Kulübü'nün Kurucu Başkanı olmuş. Daha sonra Güreş Fedarasyonu Başkanlığı yapmış. Olimpiyat Komitesinde idari görevler üstlenmiş. 2000 yılında emekli olduktan sonra danışmanlık ve eğitmenlik yapmış. Ve sonrasında (2002) Yalın Enstitü'yü kurmuştu. 1940 doğumlu Yalçın bey 1953-1960 yılları arasında Galatasaray’da basketbol oynamış, Genç Milli olmuş, TOFAŞ SAS kulübünde kurucu başkan olarak görev yapmış (1974-1982), 1987-1988 yılları arasında Türkiye Güreş Federasyonu Başkanlığı, 2001-2009 yılları arasında da Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyeliği yapmıştı.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu ve 2002 yılından bu yana Yalın Enstitü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olan Yalçın İpbüken kitap tanıtımına eşi Sema İpbüken ile birlikte gelmişti. Kendisi kürsüye çıktığında eşi de sahnede yanı başındaydı. Tıpkı tüm hayatları boyunca olduğu gibi...
Yalçın - Sema İpbüken
"Bizim hikâyemiz Türkiye'nin hikâyesi" diyordu Yalçın İpbüken, "Kenar mahallede yetişmiş bir çocuk olarak hadsiz işler yaptım" diyordu. Zorluklarla geçen hayatını anlatırken "Hayatımızın en önemli ve en kıymetli olayları Bursa'da geçti" diyordu. "Ben dikiz aynasıyla çalışacak adam değilim" derken, öz disiplinin yüksekliğini görüyorduk. Tek tip insan yetiştiren bir düzeni, "Solak bir çocuğu döve döve sa(ğ)lak yaptılar" sözleriyle eleştiriyordu. Kaderden bahsederken gözleri dolup sesi titriyordu. 
Kitabın ön kapağından da, arka kapağından da "Öğren... Çalış... Mücadele et... Vazgeçme... Paylaş... Şükret..." sözleriyle sesleniyordu okuyucuya. 
Anlatımlarından da anlamıştık ki, o hep öğrenmişti, hep çalışmıştı, hep mücadele etmişti, hiç vazgeçmemişti, her zaman paylaşmış, her zaman şükretmişti...
Konuşmasının sonunda kitaplarını imzaladı. 
Bizleri koskoca ve dolu dolu hayatıyla baş başa bıraktı...

3- BURSA'NIN ZAMANSIZ KADINLARI
Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği TÜKD Bursa Şubesi'nin yeni gelen yılı karşılama ve eski yılı uğurlama buluşmasının konuğu Araştırmacı-Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı idi. TÜKD Bursa Şubesi Başkanı Aylin Sabancı'nın hoş geldiniz konuşması ve yeni yıl dileklerinin ardından İlknur Kalıpçı Atatürk ve kadın üzerine kısa bir konuşma yaptı. Az bilinen ya da bilinmeyen detayları dinledik kendisinden. Konuşmasının ardından, "Bursa'nın Zamansız Kadınları" kitabını dernek üyelerine özel imzaladı. Kitabın geliri kız üniversite öğrencilerine bağışlanacaktı. 
Aylin Sabancı - İlknur Kalıpçı
Bursa'nın zamansız kadınları kimlerdi? 
2022 yılında, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Bursa Şubesi tarafından, (19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda), Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde, İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın hazırlayıp sunduğu “Düşten Düşünceye - Bursa’nın Zamansız Kadınları” isimli “Defile Konferans”ı izlemiş ve "Zamansız Kadın Anadolu" başlığı ile anlatmıştım. 
Bugün elimde tuttuğum kitap, işte o günün kitabıydı. Kitapta hem o gün canlandırılan kadınların öyküsü, hem de TÜKD ve TÜKD Bursa şubesinin tarihçesi yer alıyordu. Cumhuriyet döneminin ilklerine sahip kadınlar ile bugünün kadınları aynı kitapta buluşuyor, üstlenilen görev adeta bir bayrak yarışı gibi elden ele, nesilden nesle devroluyordu.
TÜKD, 100. yılında Bursa'nın Zamansız Kadınlarına vefa borcunu böyle ödüyordu.
Mihri Müşfik, Zehra Budunç, Müzeyyen Senar, Muazzez İlmiye Çığ, Keriman Halis Ece, Sabiha Gökçen, Madam Brotte, Leman Sadullah Saydam, Nezahat Onbaşı, Kara Fatma... 
Ve dahası, ve dahası... 
Zamansız Kadınlar'da Kara Fatma'yı Aylin Sabancı canlandırmıştı. Önce kısaca Fatma Seher'i tanıyalım, sonra da Bursalı Gazeteci-Yazar Musa Ataş'ın Kara Fatma üzerine yazdığı yazısını okuyalım.

Fatma Seher Erden / Kara Fatma  (1888, Erzurum - 2 Temmuz 1955, İstanbul) 
Kurtuluş Savaşı kahramanı, İstiklâl Madalyası sahibi, ordudan Üst teğmen rütbesi ile emekli olan, emekli maaşını Kızılay’a bağışlayan, İzmir İktisat Kongresi'nde İzmir delegelerinden birisi olarak yer alan  Kara Fatma, 1944 yılında anılarını yayımladı. Geçim sıkıntısı çeken Fatma Seher Hanım,  anılarını geçimini sağlamak için yayımladığını "Muhterem Vatandaşlarım" başlıklı paragraf ile açıkladı. Aynı yıl, kendisine maaş bağlanarak yardım edilmesi için Baş Vekâlet'e bir dilekçe ile başvurduysa da yanıt alamadı. 1950'de Kadın Gazetesi'nde ihtiyaç içinde olduğu haberinin yayımlanması üzerine yardım listeleri açıldığı, zamanın İstanbul Belediye Başkanı Lütfi Kırdar'ın girişimi ile defterdarlıkta bir iş verildiği ve Belediye bütçesinden düzenli yardım yapıldığı, 1946 Ankara gazetelerinden öğrenilmektedir. 1954 yılı başlarında ise yaşı ilerlediği için çalışamayan ve bakacak kimsesi bulunmayan Kara Fatma, zor durumda kaldı. Kendisi ile karşılaştığında fakirlik ve çaresizliğini gören Kars mebusu Tezer Taşkıran ve Rize mebusu Yusuf İzzet Akçal’ın 1954 yılında verdikleri önerge ile TBMM, Kara Fatma için 170 lira aylık tahsis etti. Geçirdiği hastalık üzerine 21 Haziran 1955'te Darülaceze'nin hastane bölümüne yatırılan Fatma Seher Hanım, 11 gün sonra kalp yetmezliği nedeniyle 2 Temmuz 1955'te Darülaceze'de 67 yaşında vefat etti ve Kasımpaşa'daki Kulaksız Mezarlığı na defnedildi. (Kaynak: Wikipedia)

Kurtuluş Savaşının bu ünlü kadın kahramanını süründürmeyelim / Musa Ataş
(Kendisinin kesip sakladığı gazete kupüründen aynen aktarıyorum. Lakin bu yazının ilk sayfası maalesef ki tamamıyla yok olmuş. O yüzden iç sayfadan devam ediyorum.)
….gibi düşman üstüne dal kılıç saldıran bu kahraman Türk kadını kurtuluş savaşının başından sonuna kadar bütün cephelerde bulunmuş, Büyük Mustafa Kemâl onun omuzlarını nice defa sınamış, elini sıkmış ve kendisine iltifat etmiştir. Erzurumlu olan Kara Fatma 1 numaralı seyyar millî müfrezeye başlık etmiştir.
Lâkin bugünkü hâli yürekler acısıdır. Kurtuluş Savaşı tarihin şahamet abidesi gibi…….mütevazı ve sessiz bir şekilde duran bu kahramanın yüreğinde umman kadar engin bir şecaat deryası var. Başka memleketlerde olsa böyle insanları el ve baş üstünde taşırlar. Bütün vasıtalardan parasız istifade ettirirler. Ona herkes hürmetle selâm verir. Ona her yer kapılarını iftiharla açar. Çünkü, böyle hareket yarınki nesil için örnek olur. Bu derece itibar gören bir kahraman nice bin kahramanın yetişmesine vesile olur.
Biz ise bu kahraman kadına ne yapmışız? İstanbul C.H.P.’si ayda 15 lira yardım bağışlamıştır. İşte o kadar. Bir aralık İstanbul vilayetinde kendisini 50 lira ücretle gardırop memuru yapmışlar, ama gözü az gördüğü ve tansiyonu yükseldiği için bu işi bırakmak zorunda kalmış. Şimdi Bursa’ya gelmiş.
Orada burada seyyar bir sefalet numunesi halinde dolaşmasına hiçbir vatandaşın gönlü razı değildir. Ona hidematı vataniye (vatana hizmet) tertibinden esaslı bir maaş bağlansa da bu cesur Türk anasını mükâfatlandırsak herhâlde çok hayırlı bir iş yapmış olacağız. 
TÜKD Bursa
"Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez." der Atatürk. Cefakâr ve çilekeş Anadolu, bağrından ne kadınlar doğurmuştur. O kadınlar ki Atatürk'ün ellerinden tutup yücelttiği, ancak kıymeti bilinmeyen, adı zikredilmeyen kadınlar...
Ve şimdi tekrar geri gönderilmeye çalışılan kadınlar.
Kusura bakmayınız,
Sahnedeyiz,
İnmeyiz...
22 Aralık 2023 / C.E.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder