2 Mart 2022 Çarşamba

Kadının Gönlü Yok!

Ukrayna'nın Rusya'ya direnişine bakıyorum da, kendisinden boşanmış kadını zorla eve döndürmeye çalışan bir adama benzetiyorum Rusya'yı.
Kaba kuvvetle, zorla, kapısına dayanarak, vurarak kırarak elde etmeye çalışıyor kadını sanki. Kadın ise hiç alımkâr değil, direniyor. O köprülerin altından çok sular aktı, eski devirler değişti, çocuklar da seni istemiyor artık zaten diyor.
Kadın direndikçe daha kuduruyor adam. Ya benim olacaksın ya da kara toprağın diyor savurduğu tehditlerle. 
Kadın gelmem diyor, varmam diyor, istemem diyor. Zaten senin bu sertliğinden kaçtım ben senden, anlamıyorsun, daha ne sertliği diyor.
Yakarım yıkarım deyip ateşler yağdırıyor adam kadının üzerine. Eş dost yapma evladım, kadın da çocuklar da artık seni istemiyor diyorsa da dinlemiyor. 
Kadının malı mülkü var, kendine yetiyor, verimli toprakları engin ya; başkasına yedirmem diye diretiyor adam.
Sıraya girmiş taliplere parmak sallayıp, işimize karışmayın, bu bizim meselemiz, karı-koca arasına girilmez diyor. Bir yandan da kendisine destek istiyor.
Kadın da seçim benim, ben öyle değil, böyle yaşamak istiyorum diyor.
Talipler de kadını cesaretlendirip direnmesine yardım ediyorlar bir yandan.
Al kızım sana AB bileziği, al kızım sana Bayraktar tacı, al kızım sana havalı savunmalı kolye diye destekliyorlar açıktan.
Hırpalanan ama duruşundan taviz vermeyen kadın onca darbeye cesurca karşı koyuyor.
Lakin günler geçiyor, yaralı bir ayı kadar vahşileşen adam, bütün silahlarını kuşanıp en acımasız saldırılara soyunuyor. Yakarım Roma'yı da yakarım diyor.
Kadın ya kanının son damlasına kadar direnecek ya da belki gittikçe sertleşen bu darbelerden yorulacak, diz çökecek, teslim olacak.
O zaman içinden şunu geçirecek;
"Bedenimi alabilirsin ama ruhumu asla!"
Ve o ruh yaşamaya devam ettikçe, bu gel gitler fasılalarla da olsa sürüp gidecek...

Ukrayna'nın Özgürlük Savaşı
Netflix'te Ukrayna'nın Özgürlük Savaşı belgeselini izledim geçen gece. Orijinal adı Winter on Fire - Ukraine’s Fight Freedom olan belgeselde, Kasım 2013’te başlayan, 93 gün süren, 22 Şubat 2014’te Başkan Yanukoviç’in Kiev’den kaçışı ve 25 Mayıs 2014’te seçim yapılacağı haberi ile sona eren Meydan direnişi anlatılmış.
O 93 günde 125 kişi öldürülmüş, 65 kişi hâlâ kayıp, 1890 kişi yaralanarak tedavi görmüş.
Meydan’dan sonraki günlerde Berkut güçleri kalıcı olarak dağılmış. Yeni hükümet AB ile anlaşma imzalamış. Putin Yanukoviç’e sığınma hakkı vermiş. Rusya kendi yanlısı ayrılıkçılara destek için asker göndermiş. Kırım’ı ilhak etmiş. Rus yanlısı protestocular Doğu Ukrayna’ya yayılmış.
Bu durum 2015 baharına dek süren ve 6 binden fazla kişinin ölümüne sebep olan çatışmalara yol açmış.
1991'de resmi olarak özgürleşen Ukrayna 2014'te fiilen de özgürleşmiş.
Ukrayna tarih boyu Moğol İstilası, Polonya-Litvanya Birliği, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorlukları, Rusya Çarlığı arasında zor zamanlar yaşamış. 
"Coğrafyan kaderindir" sözündeki gibi, bereketli topraklar üzerinde olmasının bedelini ödemiş, ödemeye de devam ediyor.

Savaş Yapma, Barış Yap
Ruhu sende olmayan bir kadını kim ister, kim zorla döve döve eve döndürür diye sorarsanız, kadını kendi malı olarak gören kim varsa o derim.
Kadın seninle mutlu olsa gitmez kalırdı diye düşünse oysa. Neden gitti diye düşünse. Neden artık beni istemiyor diye düşünse. Hâlâ daha eski kafayı gütmese, eğer kadın onun için bu kadar kıymetliyse değişse, sarıp sarmalasa, kucaklasa ve onu özgür bırakıp kendi tercihine karışmasa.
Gelinen noktada kadında her şey bitmiş, adam hırsından kadını ve çocuklarını yok etme derdine düşmüş. Yenilmeye tahammülü yok. Kısacası, tam bir delilik hali...

Zelensky
Bu direniş, ülkesinden kaçmayan ve üzerine kamuflaj kıyafetlerini çeken Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky'yi kahramana dönüştürdü. Zelensky adeta kendinden bir başka Zelensky doğurdu. Onunla birlikte, belediye başkanları olsun, kurumların başındakiler olsun, hiçbirisi makamından ayrılmıyor. 
Haliyle onların bu direnişi halka da sirayet ediyor. Halk da umudunu Zelensky'ye bağlamış, onca kayba rağmen direnmekten vazgeçmiyor.
Şehirlerde barikatlar kuruluyor. Ukraynalılar Rus askerlerinin karşısına geçip yüzlerine karşı Ukrayna Ulusal Marşı'nı okuyor. Ukrayna direndikçe Rusya daha sert saldırıyor. Ölü sayısı arttıkça artıyor.

İp
Gerildikçe gerilen bu ip nerede kopacak ya da bu düğüm nerede çözülecek bilmiyorum.
Benim bildiğim Ukrayna'nın da, savaşla yatıp savaşla kalkan diğer ülkeler gibi ateşler içinde yandığı.
Silah sesleri altında doğuyor çocuklar, bomba çukurlarında oyunlar oynayarak büyüyorlar.
Oyuncakları taş, tahtadan silah, sapan.
Daha güzel bir hayat bilmiyorlar. 
Bu hayat içinde çocukça gülüyorlar, bazen de, sanki çok uzun yaşamışlar gibi ölüyorlar...

2 Mart 2022 / C.E.Y.

Kapak fotoğrafı: Rus Yazar Lev Tolstoy’un Savaş ve Barış kitabından uyarlanan ve İngiliz BBC One kanalında yayınlanan dizinin afişi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder