"Mister Pip", Papua Yeni Gine'nin Bougainville Adası'nda geçen bir film.
Yemyeşil bir ada, cennet gibi koylar, muhteşem bir deniz ve bu adada kendi halinde yaşayan insanlar; adadaki gizemli beyaz adamın çocuklara öğretmenlik yapmaya başlamasıyla hareketlenen hayat, daha önceki yıllarda adaya gelen misyonerlerin öğrettikleri din, adadaki madenler ve madenleri kaptırmama savaşının ortasında devlet ile gerillalar arasında kalan halk...
Beyaz adam Mr. Watt'ın öğretmenlik yapmak için çocuklara Charles Dickens'ın 'Büyük Umutlar' kitabını okumaya başlaması, kitabın kahramanı Pip'in öğrencilerden biri olan genç Matilda'nın hayatına gerçekmiş gibi girmesi, Matilda'nın bu ismi sahilde kumlara yazarak deniz kabuklarıyla süslemesi, bu yazının askerler tarafından görülmesiyle birlikte askerlerin köyü basması ve aslında gerçek bir kişi olmayan Pip'in aranması:
"PIP KİM? ONU NEREDE SAKLIYORSUNUZ? ONU BİZE VERİN! İTİRAF EDİN!"
Bu baskı sırasında halka yapılan zulüm ve işlenen cinayetler, Mr. Watt'ın, Mr. Pip'in aslında yaşayan bir canlı olmadığını anlatmaya çalışması, Watt'ın yaptığı "Mr. Pip benim" ironisini anlamayan komutanın Mr. Watt'ı herkesin gözü önünde vurması ve onu adamlarına parçalatarak domuzlara yedirmesi, komutanın: "Bu olanları kim gördü?" sorusuna "Tanrı şahidimdir, ben gördüm" diyen koyu dindar Matilda'nın annesine askerler tarafından tecavüz edilmesi, ardından onun da parçalanarak domuzlara yedirilmesi...
Askerlerin gidişinin ardından ölülerini gömen halkın, askerler tarafından öldürülen iki kişiyi yiyen tüm domuzları da öldürerek onları da bir çukura gömmesi ve ölülerini yiyen bu domuzları yemeyi reddetmesi.
Ve sonrasında devam edip giden film...
****
Bilgisizlik, eğitimsizlik, körü körüne inanç, sorgulamaktan, düşünmekten, hayal etmekten uzak zihinler, sefillik, sömürge sistemi, emperyalizmin acımasızlığı ile aynı halkın insanlarını birbirine kırdırması ve dahası ve dahası...
İnternette Bougainville Adası'nı aradım, adanın tarihçesini okudum, fotoğraflarına baktım.
Google Earth'den bakınca yemyeşil, huzurlu bir ada olarak görünüyor Bougainville. Bu yeşilliği bozan tek şey ise terk edilmiş maden sahaları.
Bougainville halkı kendisini sömürenleri başından atmış, madenleri kapatmış ve özerklik ilan etmiş. Kendilerine uygulanan ambargoyu kendi akılları ile aşmış. Hindistan cevizi yağından elektrik üretmiş mesela...
Kısacası; gücünü kendi içinden almış.
****
Sinemayı ve bana öğrettiklerini seviyorum...
8 Nisan 2017 / C.E.Y.
Yemyeşil bir ada, cennet gibi koylar, muhteşem bir deniz ve bu adada kendi halinde yaşayan insanlar; adadaki gizemli beyaz adamın çocuklara öğretmenlik yapmaya başlamasıyla hareketlenen hayat, daha önceki yıllarda adaya gelen misyonerlerin öğrettikleri din, adadaki madenler ve madenleri kaptırmama savaşının ortasında devlet ile gerillalar arasında kalan halk...
Beyaz adam Mr. Watt'ın öğretmenlik yapmak için çocuklara Charles Dickens'ın 'Büyük Umutlar' kitabını okumaya başlaması, kitabın kahramanı Pip'in öğrencilerden biri olan genç Matilda'nın hayatına gerçekmiş gibi girmesi, Matilda'nın bu ismi sahilde kumlara yazarak deniz kabuklarıyla süslemesi, bu yazının askerler tarafından görülmesiyle birlikte askerlerin köyü basması ve aslında gerçek bir kişi olmayan Pip'in aranması:
"PIP KİM? ONU NEREDE SAKLIYORSUNUZ? ONU BİZE VERİN! İTİRAF EDİN!"
Bu baskı sırasında halka yapılan zulüm ve işlenen cinayetler, Mr. Watt'ın, Mr. Pip'in aslında yaşayan bir canlı olmadığını anlatmaya çalışması, Watt'ın yaptığı "Mr. Pip benim" ironisini anlamayan komutanın Mr. Watt'ı herkesin gözü önünde vurması ve onu adamlarına parçalatarak domuzlara yedirmesi, komutanın: "Bu olanları kim gördü?" sorusuna "Tanrı şahidimdir, ben gördüm" diyen koyu dindar Matilda'nın annesine askerler tarafından tecavüz edilmesi, ardından onun da parçalanarak domuzlara yedirilmesi...
Askerlerin gidişinin ardından ölülerini gömen halkın, askerler tarafından öldürülen iki kişiyi yiyen tüm domuzları da öldürerek onları da bir çukura gömmesi ve ölülerini yiyen bu domuzları yemeyi reddetmesi.
Ve sonrasında devam edip giden film...
****
Bilgisizlik, eğitimsizlik, körü körüne inanç, sorgulamaktan, düşünmekten, hayal etmekten uzak zihinler, sefillik, sömürge sistemi, emperyalizmin acımasızlığı ile aynı halkın insanlarını birbirine kırdırması ve dahası ve dahası...
İnternette Bougainville Adası'nı aradım, adanın tarihçesini okudum, fotoğraflarına baktım.
Google Earth'den bakınca yemyeşil, huzurlu bir ada olarak görünüyor Bougainville. Bu yeşilliği bozan tek şey ise terk edilmiş maden sahaları.
Bougainville halkı kendisini sömürenleri başından atmış, madenleri kapatmış ve özerklik ilan etmiş. Kendilerine uygulanan ambargoyu kendi akılları ile aşmış. Hindistan cevizi yağından elektrik üretmiş mesela...
Kısacası; gücünü kendi içinden almış.
****
Sinemayı ve bana öğrettiklerini seviyorum...
8 Nisan 2017 / C.E.Y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder