Erken seçim önerisi MHP başkanı tarafından 17 Nisan günü ortaya atıldı; 18 Nisan günü AKP başkanı tarafından daha erken bir tarih önerisiyle kabul edildi; yasası 20 Nisan günü TBMM’de kabul edildi. Erken seçim kararı ışık hızıyla alındı.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 24 Haziran'da yapılacak milletvekili genel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimini tamamlayarak Resmi Gazete'ye gönderdi. YSK'nın açıklamasında, "Cumhurbaşkanı aday gösterme tarihi 4-9 Mayıs" denildi. İttifak başvurusu için son tarih 6 Mayıs, milletvekili aday listelerinin son teslim tarihi 21 Mayıs oldu.
Bu takvime göre:
30 Nisan: Seçimin başlangıç tarihi
1 Mayıs: Cumhurbaşkanı adaylığı için başvuruların başlayacağı tarih
2 Mayıs: Seçmenler tarafından aday gösterilmek isteyen cumhurbaşkanı adayları için son başvuru günü
3 Mayıs: Seçmenler tarafından aday gösterilmek isteyen cumhurbaşkanı adaylarından başvurusu YSK tarafından reddedilen aday, 15:00'e kadar yeniden inceleme talebinde bulunabilecek
4 Mayıs: Cumhurbaşkanı adaylığı başvurusu kabul edilenler için seçmenler tarafından teklifte bulunulmasına saat 08.00'den itibaren başlanacak
5 Mayıs: Siyasi partilerin cumhurbaşkanı adaylığı için başvurular saat 17.00'de sona erecek
6 Mayıs: Siyasi partilerin ittifak protokolünü YSK'ya teslim etmesi için son gün
7 Mayıs: Siyasi partilerce aday gösterilen cumhurbaşkanı adaylarının bilgi ve belge eksikliklerini tamamlamasının son günü
9 Mayıs: Cumhurbaşkanı adaylığı için seçmenler tarafından aday gösterilmek isteyenlerden başvuruları kabul edilenler için seçmenler tarafından teklifte bulunulmasının son günü
10 Mayıs: Cumhurbaşkanı geçici aday listesinin Resmi Gazete'de yayımlanması ve itirazların başlangıcı
11 Mayıs: Cumhurbaşkanı geçici aday listesine yapılacak itirazların son günü
Işık hızı demiştik ya, diğer partileri 'gözüne ışık tutulmuş tavşana' benzetmek için bu kadar hızlı alındı demek ki bu karar. Malumunuz; bir milletvekili maaşlarında bu kadar hızlı alınır karar, bir de acil durumlarda.
Madem öyle 'şu anda içinde bulunduğumuz acil durum nedir' diye sorguluyorsunuzdur siz de.
Hayati Küçük'ün Sabah gazetesine yaptığı açıklamalara göre erken seçim FETÖ'nün bütün planlarını bozmak içinmiş. Küçük diyor ki: "Yurt içi ve yurt dışındaki ihanet faaliyetleri ile 2019 seçimlerine hazırlanan FETÖ bu çalışmalarını 1,5 senelik bir zamana yaymıştı. 2 ay gibi kısa bir sürede yapılacak erken seçimler FETÖ'nün bütün oyunlarını bozdu. 2019 yılı içerisinde Türkiye hakkında kara propaganda yapmayı planlamışlardı. Erken seçim FETÖ için büyük bir şok oldu. Yurt dışından gelen 'seçimleri erteleyin' baskılarını da FETÖ'nün bir oyunu olarak değerlendirmek gerekir."
Anlaşıldığı üzere erken seçime gitmek için baş aşağı giden ekonomiden tut da memleketi işgal eden göçmenlere kadar milletin canına okuyan hiçbir şey dert değil, FETÖ ile kendi aralarında geçen bitmek bilmez güç savaşı en büyük dert.
Alınan bu erken seçim kararına da, "Biz bu işleri elimize yüzümüze bulaştırdık, işin içinden çıkamıyoruz, gelin millete soralım" samimiyetiyle değil de, "Aman FETÖ sizi yemesin" kokutmasıyla hız vermek.
Bunun için de (her zaman yaptıkları gibi) öncelikle kendisine muhalefet eden herkesi ve her şeyi FETÖCÜ ilan etmek, dedikodu kumkuması haller sergileyerek onu bunu birbirine zem etmek, seni bana beni sana şikâyet etmek, eline aldığı mikrofonu kılıç haline getirip önüne geleni kesip biçmek, içinde zekânın kırıntısı olmayan sallamalar ve en düzeysizinden saldırılar ile siyaseti ayağa düşürmek, kısacası yangından mal kaçırır gibi bir tavır sergilemek.
(CHP'den İYİ Parti'ye geçen 15 milletvekilini Çanakkale Savaşı'ndaki 15'liler ile aynı cümlede kullanıp "Siz o 15'lilerden değilsiniz" demek, Kılıçdaroğlu'na "Diktatörlük" unvanı(!) vermek; daha gerilere gidersek, Çanakkale'ye köprü yapacağının haberini "Çanakkale geçilir" sözleri ile beyan etmek, daha da gerilerde Bahçeli'nin meşhur matematiği ile yaptığı hesaptaki gibi, 2009'dan 40'ı elde etmek nasıl bir mantığın ürünüdür mesela?)
İktidardaki arkadaşlar böyle ucuz numaralara baş vurmak yerine kendinden emin ve vakur bir tavırla yeni kurulan oluşuma saygı gösterseler, karşılarına çıkan her şeye dudak büküp küçümsemeseler, geldikleri yerde kalmak ve millet için çalışmak istiyorlarsa bunu dürüstlükleri ve samimiyetleri ile hak etseler...
Olmuyor değil mi? Bizim memlekette işler böyle yürümüyor.
Çünkü bizim memlekette işler hep şöyle yürüyor:
60'larda "Bu kış komünizm gelecek".
90'larda "İrtica geliyor".
2 binler "PKK".
Şimdilerde "FETÖ".
Ömrümüz hep korkutulmakla ve korkmakla geçiyor kısacası. Neyin ne olduğunu bilmediğimiz vak'alarda binlerce can yitip gidiyor. Hepsinin acısı içimize çöküyor. Gün geliyor o acılar "haber" bile olmuyor.
'Ya bir gün korkutamazsam!' diye sorgulamıyor korku salıcı. Her gün daha fazla korkunçlaşıyor. 'En çok korkutanın en çok korkan' olduğunu anlayıp neden korktuğunu sorgulamıyor. Kendisiyle yüzleşmiyor. Korkularının esiri olmaktan kurtulamıyor.
Korkutan kişi bilmiyor ki korkutarak sevgi olmaz, saygı olmaz, irade olmaz.
Ve korkutan kişi bilmiyor ki bir gün gelir korkuttukları artık korkmaz...
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 24 Haziran'da yapılacak milletvekili genel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimini tamamlayarak Resmi Gazete'ye gönderdi. YSK'nın açıklamasında, "Cumhurbaşkanı aday gösterme tarihi 4-9 Mayıs" denildi. İttifak başvurusu için son tarih 6 Mayıs, milletvekili aday listelerinin son teslim tarihi 21 Mayıs oldu.
Bu takvime göre:
30 Nisan: Seçimin başlangıç tarihi
1 Mayıs: Cumhurbaşkanı adaylığı için başvuruların başlayacağı tarih
2 Mayıs: Seçmenler tarafından aday gösterilmek isteyen cumhurbaşkanı adayları için son başvuru günü
3 Mayıs: Seçmenler tarafından aday gösterilmek isteyen cumhurbaşkanı adaylarından başvurusu YSK tarafından reddedilen aday, 15:00'e kadar yeniden inceleme talebinde bulunabilecek
4 Mayıs: Cumhurbaşkanı adaylığı başvurusu kabul edilenler için seçmenler tarafından teklifte bulunulmasına saat 08.00'den itibaren başlanacak
5 Mayıs: Siyasi partilerin cumhurbaşkanı adaylığı için başvurular saat 17.00'de sona erecek
6 Mayıs: Siyasi partilerin ittifak protokolünü YSK'ya teslim etmesi için son gün
7 Mayıs: Siyasi partilerce aday gösterilen cumhurbaşkanı adaylarının bilgi ve belge eksikliklerini tamamlamasının son günü
9 Mayıs: Cumhurbaşkanı adaylığı için seçmenler tarafından aday gösterilmek isteyenlerden başvuruları kabul edilenler için seçmenler tarafından teklifte bulunulmasının son günü
10 Mayıs: Cumhurbaşkanı geçici aday listesinin Resmi Gazete'de yayımlanması ve itirazların başlangıcı
11 Mayıs: Cumhurbaşkanı geçici aday listesine yapılacak itirazların son günü
Işık hızı demiştik ya, diğer partileri 'gözüne ışık tutulmuş tavşana' benzetmek için bu kadar hızlı alındı demek ki bu karar. Malumunuz; bir milletvekili maaşlarında bu kadar hızlı alınır karar, bir de acil durumlarda.
Madem öyle 'şu anda içinde bulunduğumuz acil durum nedir' diye sorguluyorsunuzdur siz de.
Hayati Küçük'ün Sabah gazetesine yaptığı açıklamalara göre erken seçim FETÖ'nün bütün planlarını bozmak içinmiş. Küçük diyor ki: "Yurt içi ve yurt dışındaki ihanet faaliyetleri ile 2019 seçimlerine hazırlanan FETÖ bu çalışmalarını 1,5 senelik bir zamana yaymıştı. 2 ay gibi kısa bir sürede yapılacak erken seçimler FETÖ'nün bütün oyunlarını bozdu. 2019 yılı içerisinde Türkiye hakkında kara propaganda yapmayı planlamışlardı. Erken seçim FETÖ için büyük bir şok oldu. Yurt dışından gelen 'seçimleri erteleyin' baskılarını da FETÖ'nün bir oyunu olarak değerlendirmek gerekir."
Anlaşıldığı üzere erken seçime gitmek için baş aşağı giden ekonomiden tut da memleketi işgal eden göçmenlere kadar milletin canına okuyan hiçbir şey dert değil, FETÖ ile kendi aralarında geçen bitmek bilmez güç savaşı en büyük dert.
Alınan bu erken seçim kararına da, "Biz bu işleri elimize yüzümüze bulaştırdık, işin içinden çıkamıyoruz, gelin millete soralım" samimiyetiyle değil de, "Aman FETÖ sizi yemesin" kokutmasıyla hız vermek.
Bunun için de (her zaman yaptıkları gibi) öncelikle kendisine muhalefet eden herkesi ve her şeyi FETÖCÜ ilan etmek, dedikodu kumkuması haller sergileyerek onu bunu birbirine zem etmek, seni bana beni sana şikâyet etmek, eline aldığı mikrofonu kılıç haline getirip önüne geleni kesip biçmek, içinde zekânın kırıntısı olmayan sallamalar ve en düzeysizinden saldırılar ile siyaseti ayağa düşürmek, kısacası yangından mal kaçırır gibi bir tavır sergilemek.
(CHP'den İYİ Parti'ye geçen 15 milletvekilini Çanakkale Savaşı'ndaki 15'liler ile aynı cümlede kullanıp "Siz o 15'lilerden değilsiniz" demek, Kılıçdaroğlu'na "Diktatörlük" unvanı(!) vermek; daha gerilere gidersek, Çanakkale'ye köprü yapacağının haberini "Çanakkale geçilir" sözleri ile beyan etmek, daha da gerilerde Bahçeli'nin meşhur matematiği ile yaptığı hesaptaki gibi, 2009'dan 40'ı elde etmek nasıl bir mantığın ürünüdür mesela?)
İktidardaki arkadaşlar böyle ucuz numaralara baş vurmak yerine kendinden emin ve vakur bir tavırla yeni kurulan oluşuma saygı gösterseler, karşılarına çıkan her şeye dudak büküp küçümsemeseler, geldikleri yerde kalmak ve millet için çalışmak istiyorlarsa bunu dürüstlükleri ve samimiyetleri ile hak etseler...
Olmuyor değil mi? Bizim memlekette işler böyle yürümüyor.
Çünkü bizim memlekette işler hep şöyle yürüyor:
60'larda "Bu kış komünizm gelecek".
90'larda "İrtica geliyor".
2 binler "PKK".
Şimdilerde "FETÖ".
Ömrümüz hep korkutulmakla ve korkmakla geçiyor kısacası. Neyin ne olduğunu bilmediğimiz vak'alarda binlerce can yitip gidiyor. Hepsinin acısı içimize çöküyor. Gün geliyor o acılar "haber" bile olmuyor.
'Ya bir gün korkutamazsam!' diye sorgulamıyor korku salıcı. Her gün daha fazla korkunçlaşıyor. 'En çok korkutanın en çok korkan' olduğunu anlayıp neden korktuğunu sorgulamıyor. Kendisiyle yüzleşmiyor. Korkularının esiri olmaktan kurtulamıyor.
Korkutan kişi bilmiyor ki korkutarak sevgi olmaz, saygı olmaz, irade olmaz.
Ve korkutan kişi bilmiyor ki bir gün gelir korkuttukları artık korkmaz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder