5 Ağustos 2014 Salı

Niyazi'nin gittiği yol 'yol' değil

Akan trafikte birbiriyle çarpışan arabalar yetmezmiş gibi, durduk yerde kazaya kurban gidenlerin haberleri gelir oldu dört bir yandan.
Kabataş'ta kontrolden çıkan otobüsün, bahçede oturmaktan ya da oradan geçmekten başka hiçbir kusuru olmayan insanların üzerine çıkması, onları altına alması ve yaşanan facia...
Yalova Yolundaki bir durakta kızıyla birlikte servis bekleyen babanın üzerine gelen ve baba-kızın ölümlerine sebebiyet veren, içi bira şişeleriyle dolu araç.
Bundan birkaç yıl evvel Bursa-İzmir yolu üzerindeki Metro Market önündeki otobüs durağında yaşanan ölümlü kaza.
Birkaç ay önce İzmir istikametinden Bursa istikametine gelirken Nilüfer Metro İstasyonu önünde cepsiz durağa yanaşan otobüse arkadan çarpan araç, çarpmanın etkisiyle durağa dalan otobüs ve ölen evlatlar...
İnternet, kaldırımda yürüyen insanların üzerine düşen ya da çarpan otomobil haberleriyle dolu. Hatta ve hatta vinç bile düşmüş.
Yoldaki çukura düşüp gözden kaybolan, cesedi Marmara'da çıkan çocukları da unutmuyoruz.
5 metrelik su dolu çukura düşen araçta boğulan insanları da.
Hangi birisini sayalım... O kadar çok ki...
Hasbel kader yaşıyoruz desek yeri...
Hata araçlarda mı, araçları kullananlarda mı, yoksa yollarda mı dersek;
Elbette ki hepsinde.

Bakımsız araçlar, bakımsız yollar, öngörüsüz, bilinçsiz ve eğitimsiz insanlar...
Yoğun trafik içerisinde kendisine özel bir cebi olmayan otobüs durakları bu kazalarda en büyük etken.
Cepsiz duraklar da Bursa'da epey normal bir durum.
Eğer ki siz yabancı bir sürücüyseniz ve yolda cepsiz duraklar olduğunu bilmiyorsanız, önünüzde aniden duran ya da durağa girmek için aniden sağa direksiyon kıran otobüse çarpmanız an meselesi.
Otobüslere tahsis edilmiş ceplerde özel araçların park ettiği duraklar da mevcut, bomboş cep duraklara girme zahmetinde bulunmayıp da yolun ortasında yolcu indir-bindir yapılanlar da.
Metro istasyonlarına eş-dost-arkadaş bırakanlar dahi otoban kıvamında akan trafikte bir yere sığınma ihtiyacı hissetmiyorlar. Yolcularını 50 metre ilerideki cepte indirmekten imtina edip, 'sağda' bırakıveriyorlar...
İlla ki kapıya teslim.
Ola ki bir kaza oldu; yolda cep yoksa veryansın ediliyor, cep yapılsın diye yollar kesiliyor.
Sonra...
Sonrası fasa fiso.
Aynı şey trafik lambaları ya da alt-üst yaya geçitleri için de geçerli.
Yolu karşıdan karşıya koşturarak geçmek varken...
Herkes 100 metre koşucusu zannediyor olmalı kendisini.
Uzaktan gelen ve 1 tonun üzerinde ağırlığı olan, içinde yüzlerce beygir koşturan bir aracın ne kadar hızlı yol alabileceğini, o hızla ne kadar zamanda bulunduğu noktaya varabileceğini ve kolay kolay duramayacağını hesap edemiyor.
70 kiloluk insan ile en az 1 ton olan aracın kontrolü aynı mı?
Fizik kuralları diye bir şey var.
İntikal mesafesi, fren mesafesi, G kuvveti vs vs...
Yayayken de sürücüyken de her an ani bir durumla karşılaşacakmış gibi dikkatli olmak lazım.
Yola fırlayan bir hayvan, annesinin elinden kurtulup yola atlayan bir çocuk, ağır aksak karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir yaşlı, direksiyon hakimiyetini kaybeden bir sürücü...
Temas her an muhakkak...
Arabalarımız da eskisi gibi hantal değil hani.
Öyle seriler ki, 100 km'ye çıkmaları saniyelerle ölçülüyor.
Hepsi bastın mı gidiyor.
Lâkin gitmek kadar durmayı da bilmek lâzım...
Belli bir hıza kadar kontrol sürücüde oluyor, sonrasında ise araba gemi azıya alıyor...
Hadi bakalım, dizginle dizginleyebilirsen.
Hele o hızda giderken o beygirlere bir 'çüş' de de gör...
Her beygir soluğu başka yanda alır. Direksiyon rotasını şaşırır. Ne ABS, ne EBD ne bilmemne...
Araba artık bir evin üzerine mi düşer, bir durağa mı dalar, kaldırıma mı çıkar bilinmez.
Olan; dünyadan habersiz oradan geçmekte olan vatandaşa olur.
Kader dersin olmaz, isyan edersin kimse duymaz.
Yollar pist, arabalar uçak, sürücülerinse hepsi pilot!
Hele de pilot biraz da kendisine 'yakıt' koyduysa o araç turboları takmaz da ne yapar.
Bilinç tayyare, cesaret zirve....
Ve yollarda pimi çekilmiş ve ne zaman patlayacağı belirsiz bir el bombası....
Eh, ne diyelim;
"Allah Korusun"

Kapak fotoğrafı: Sibirya’da Hakas Cumhuriyeti başkenti Abakan’daki Şarlo Park’ındaki “Bok Böceği” heykelidir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder