20 Şubat 2013 Çarşamba

En birinci kim?

Yarışmaların da suyunu çıkardık ya, helâl olsun.
Telefon mesajı marifetiyle oylamalar halkın inisiyatifine verildi, demokrasi denildi, atılan mesajlarla demokrasi delindi...
Oturduğu yerden mesaj bombardımanına tutabilmenin keyfiyeti, olması gereken hakkaniyeti yok etti.
Birbirinden bağımsız hareket eden yüz binlerce mesaj kanalın kapısında birleşti.
Ardından herkes kendi tarafına geçti.
Sizin taraf, bizim taraf.
Sonuç mu?
Sonuç: "Bu da size kapak olsun" dercesine bir ayrışma...
****
Hatırlarsınız bundan birkaç ay önce Bugün Ne Giysem yarışmasında da iki kesim çarpışmıştı.
Yapılan oylamalar sonucunda Cumhuriyet Kadını birinci seçilmiş, üçüncü olan muhafazakâr kızımız üçüncülüğüne isyan etmişti.
Aslına bakarsanız ne seçilen birinci birinciydi, ne de seçilen üçüncü üçüncü...
Finale kadar gelmeleri ayrı mevzu, finaldeki oylamalarda iki kesimin hırsının ete kemiğe bürünmüş haliydi onlar sadece.
Geçtiğimiz Pazartesi gecesi de 'O Ses Türkiye'nin finalindeydi sessiz savaş.
Birinci seçilen Mustafa Bozkurt yarışma boyunca Ahmet Kaya şarkıları söylemişti.
Biraz Azer Bülbül, çokça da Ahmet Kaya gibiydi sanki.
İyi güzel de, esas oğlan olan Mustafa nerede idi?
Yarışma sonunda Ahmet Kaya'yı sahiplenenler Mustafa'ya verdiler bütün oyları.
Bu kez kapak Ahmet Kaya taraftarları tarafından gelmişti.
Ne Ayda Mosharraf'ın sesi, ne de elenen diğer sağlam sesler yeterince önemliydi.
Mustafa'yı birinci seçtiren bir ses vardı ve o ses bir ideolojinin sesiydi...
****
Belirlenen kriterlere verilmesi gereken oylar siyasileşince ne güvenilirliği kaldı yarışmaların, ne de çekiciliği.
Şimdiye dek yapılan yarışmalarda seçilen birincilerin unutulduğu gibi, en son seçilenler de unutulacak.
Birinci seçilmemelerine rağmen zaman içinde aradan sıyrılanlar çıkacak.
Gerçek birinci işte o zaman anlaşılacak.
Kendi seslerini duyurmak için kullanıp, sonra da bir kenara atanlar sayesinde birincinin esamesi okunmayacak.
Bu da seçilene ve halka yapılan en büyük saygısızlık olacak...
****
Yarışma oylamalarında dahi ortaya çıkan bu ayrışma Matematik dersindeki kümeleri hatırlatıyor hep bana.
Beyaz Türkler denilen kesim bir küme.
Muhafazakârlar denilen kesim bir küme.
Güneydoğu kökenli vatandaşlarımız bir küme.
Bu üç küme kesişim kümelerinin ortak elemanlarında buluşsalar, birbirlerini kapsasalar ve birleşim kümesini oluştursalar da kavgasız gürültüsüz yaşasalar olmaz mı?
Farkında mıyız ki bir arada yaşamayı unutttuğumuzdan beri ayrı ayrı da var olamıyoruz.
Gün geçtikçe güçten düşüp daha fazla zayıflıyoruz.
Bu gidişle sonunda ne küme kalacak ne de etkili eleman.
Herkes olacak birer etkisiz eleman...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder