27 Mayıs 2024 Pazartesi

Bursa'da İnci Çayırlı İzleri

Bursa Nilüfer'de, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde radyo konserlerini hatırlatan bir konser izledim dün gece. Hani televizyonun olmadığı zamanlarda, hani evde müstesna bir yere konan, hani üzeri dantel örtü ile örtülü radyodan dinlediğimiz, hani bizi konser salonuna taşıyan konserlerden biri gibi. Hani başlayacak konserin saati ilan edilir, hani o saatin gelmesini iple çekersin, hani sazlar yerini alır, hani koro yerine yerleşir, hani solist ve eseri anons edilir, hani şarkı büyük bir ciddiyetle ve kusursuz söylenirdi ya, işte öyle.

Nilüfer Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu'nun, Bursa Devlet Klasik Türk Müziği Ses Sanatçısı 
Filiz Başıbüyük şefliğinde gerçekleştirdiği, "Devlet Sanatçısı ve Bursa Devlet Korosu Kurucu Şefi İnci Çayırlı'yı Anma Konseri" bana tam da o lezzeti verdi.
Gecenin onur konuğu aynı dönem birlikte çalıştığı Şef Yardımcısı ve aile dostu Haki Numanoğlu idi. 1976 yılında Nevzat Atlığ ve arkadaşlarının Türkiye'de kurduğu ilk Devlet Korosu'nun ilk kadrosunda bulunan ve aslen Diş Hekimi olan Haki Numanoğlu konseri sahnedeki koltuğundan dinledi, şarkı aralarında da İnci Çayırlı ile olan anılarını paylaştı.
Kültür Bakanlığı tarafından 1998 yılında "Devlet Sanatçısı" unvanına layık görülen İnci Çayırlı, 1990 yılında Kültür Bakanlığı Bursa Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun kurucu şefliğine getirilmiş, istifa ettiği 1995 yılına dek bu görevini sürdürmüştü. O yüzden Bursa'da izleri derindi.
Bursa Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun ilk kadrolu sanatçılarından Berna Erkan, Sema Bulut, Atilla Perçin, Yücel Yakar ve Kürşat Uysal, yine aynı ekipten olan ve bu gecenin şefliğini yapan Filiz Başıbüyük'ü konserde yalnız bırakmadı. Hepsi İnci Çayırlı'nın rahle-i tedrisinden geçmişti. Gençlik günlerinin anılarında ve bugünkü konumlarında İnci Çayırlı'nın büyük izi vardı. Bu özel gecede onlar da Filiz Başıbüyük'ün daveti ile kâh sahnede birlikte şarkı söylediler, kâh oturdukları yerden anılarını ve duygularını paylaştılar.
Konserin ilk eseri koro tarafından seslendirildi. Eser Selahattin İçli'ye aitti ve şarkının hüzünlü bir anısı vardı. Şöyle ki; 14 Ekim 2006'da vefat eden bestekâr Selahattin İçli, İnci Çayırlı hastaneye kendisini ziyarete geldiğinde, 'Bir Sabah Bakacaksın ki Bir Tanem Ben Yokum' adlı bestesini vefat ettiğinde mezarı başında okumasını vasiyet eder. Vefat sonrası İnci Çayırlı herkes gidince bu zor görevi ifa eder ve vasiyet edilen eseri İçli'nin mezarı başında okur.

Solistler Geçidi
Konserin sololarında Cabir Kahraman, Eda Garip, Aygül Çetik, Serhat Turan, Çiğdem Baykal, Cansu Karadeniz, Ceren Alkan, Filiz Başıbüyük, Nejat Yahya ve Gönül Doğu, İnci Çayırlı'nın söylemeyi sevdiği şarkıları seslendirdi. Turgay Baz, "Ömrüm Seni Sevmekle Nihayet Bulacaktır" eserini Bülent Anıtsoy'un utu eşliğinde, sadece ses ve saz olarak seslendirirken salonda çıt çıkmadı. Hepsi birbirinden değerli solistlerin yanı sıra, Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi'nde eğitim gören, henüz 17 yaşındaki Abdülkadir Bulut izleyiciyi kendisine hayran bıraktı. Hatta Haki Bey kendisini "gerçek bir süpermen" olarak nitelendirdi. Bu arada; gecenin konuklarından Yücel Yakar Filiz Hanım tarafından sahneye davet edildi ve "Rüya Gibi Geçen Yıllar" eserini provasız seslendirdi.
Haki Numanoğlu - Filiz Başıbüyük
Filiz Hoca konserde İnci Çayırlı'nın uzun yıllar Münir Nurettin Selçuk Korosu'nda yer almış olmasına istinaden Münir Nurettin Selçuk eserlerine de yer vermek istediğini ancak telif dolayısıyla maalesef ki bu eserleri repertuardan çıkartmak zorunda kaldığını söyleyerek hafiften, (hatta biraz ağırdan), sitem etti.
Gecenin son şarkısını İnci Çayırlı'nın kendi sesinden dinledik: Kara Kara Kara Gözler Ona Buna Bakıyor Mu? (Kıskanıyorum) 
Salonda çın çın çınlayan, tertemiz bir ses. Zihinlerimizde onun o zarif görüntüsü. Sevgi, saygı ve minnetle kalpten selam ettik büyük ustaya...
Konserin kapanışı Memleketim şarkısı ile yapılıyorken tüm salon ayaktaydı.
Kısaca İnci Çayırlı
Yazının sonuna bıraktığıma bakmayın, konser başlarken İnci Çayırlı kısaca şöyle tanıtıldı:
1935 İstanbul doğumlu İnci Çayırlı, Çamlıca Kız Lisesi mezunudur. Müziğe büyük dayısı besteci Fahri Kopuz’un teşvikiyle başlar. 1953 yılında girdiği İstanbul Belediye Konservatuarı’nın Folklor Tatbikat Topluluğu’nda Sadi Yaver Ataman’ın asistanı olur. 1954 yılında İstanbul Radyosuna girer. Bu sırada aynı zamanda Münir Nurettin Selçuk Korosu'nda uzun yıllar çalışır. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Türk Müziği İcra Heyeti’nde şef yardımcısı olarak görev yapar. Yurt içinde ve Rusya, Romanya, İsviçre, Almanya, Fransa, Hollanda ve Japonya gibi ülkelerde konserler verir. O sırada kendisine bir gazino patronundan gelen oldukça yüklü miktar para karşılığı assolistlik yapma teklifini kabul etmez. 1977-1985 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Korosunu yönetir, 1988’den itibaren İTÜ Mezunları Türk Müziği Topluluğu’nda genel sanat yönetmenliği yapar, 1990 yılında Kültür Bakanlığı Bursa Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun kurucu şefliğine getirilir, beş yıl bu görevi devam ettirir.
Çayırlı, “Çileli Bülbül” (1957), “Son Nefes” (1958) “Kadın Asla Unutmaz” (1968), “Ayrılık” (1972) gibi sinema filmlerinin müziklerini yapar, ayrıca 2000 yılında belgesel film olarak çekilen “Nazım Hikmet Şarkıları” projesinde yer alır. 2007 yılında Show TV’de yayımlanan “Şarkı Söylemek Lazım” adlı yarışmada Erol Evgin, Fuat Uğur ve Oray Eğin’le birlikte jüri üyeliği yapar. Ancak bir müddet sonra yarışma esnasında Oray Eğin’le çıkan ‘devlet sanatçısı unvanı’nın alınmasıyla ilgili tartışma sonrası jüri üyeliğinden ayrılır. 2014 yılında HaberTürk’te yayımlanan “Tarihin Arka Odası” programında da yer alır.
İnci Çayırlı’nın anıları, 2015 yılında Murat Derin tarafından “Müziğin Güzel Günlerine Yolculuk – İnci Çayırlı’nın Anıları” adıyla kitap olarak Pan Yayıncılık tarafından basılır.
İnci Çayırlı sanat müziği sanatçısı olmasına rağmen batı müziği tarzında eserler de seslendirir. Mesela sözleri İnci Çayırlı ile Nadir Kamran'a, müziği ise Malcolm Lockyer'a ait Affet şarkısı. Çayırlı, "Kıskanıyorum" şarkısı ile Altın Plak alır. Hatta bu  konu üzerine, "Ben Türk Müziği sanatçısıyım ama ödülü Batı Müziği şarkım ile aldım" diyecektir.

Arşivimden
İnci Çayırlı'nın şefliğini yaptığı İTÜ Mezunları Türk Müziği Topluluğu'nun 25 Nisan 2018 tarihli konserinde çektiğim ama yeterince net olmayan fotoğraflardan birkaçı.
İTÜ Mezunları Türk Müziği Topluluğu / 25 Nisan 2018 / Tayyare Kültür Merkezi
Anladığını Sever İnsan
Ergenliğe adım atmış bir çocuk için Türkçe Sözlü Hafif Müzik (Türk Hafif Müziği) ve aranjmanların daha cazip olduğu zamanlarda, Tarık Gürcan gür sesiyle Dr. Nevzat Atlığ yönetiminde Devlet Klasik Korosu'nun konserlerini sunardı radyoda, sonra da televizyonda.
O yaşlardaki bir çocuk için, içinde hem devlet hem klasik sözcüklerinin geçtiği cümleler de şarkılar da şarkıcılar da çok ağırdı. O çocuk, yani ben, radyoda ve daha sonra televizyonda, Üç Hürel'i, Erol Büyükburç'u, Alpay'ı, Ayla Dikmen'i, Tanju Okan'ı, Ajda Pekkan'ı ve 70'lerin pop şarkıcılarını dinlemek istiyordum. Çünkü o yaşta onları anlıyordum.
Hem klasik eserleri hem hafif müzik şarkıları seslendiren sanatçılar vardı. Nesrin Sipahi, İnci Çayırlı, Zeki Müren, Emel Sayın, Kamuran Akkor, Gönül Yazar gibi sanatçılar batı tarzı şarkılar da söylediler. 
Hepsinin sesi de, diksiyonu da, eğitimi de, tekniği de mükemmeldi. O yüzden onlar hangi tür eserleri seslendirirse seslendirsin zevkle dinleniyorlardı. 

Bu şarkı kime söyleniyor?
Billur gibi sesiyle, eserleri hatasız icrasıyla, Avrupai görünüşüyle ve her daim ciddi ve ölçülü tavırlarıyla İnci Çayırlı "Kıskanıyorum!" diye kibarca haykırıyordu ama sözler ile söyleyenin cinsiyeti arasında bir gariplik vardı. Sözleri ve müziği Hulki Saner'e ait, 1970 yılı yapımı şarkı "Kara kara kara gözler ona buna bakıyor mu?" diye başlıyor, "O incecik beli şimdi başka biri sarıyor mu, pırıl pırıl pırıl saçlar yine dalgalanıyor mu, yumuk yumuk güzel eller başka bir el tanıyor mu?" diye devam ediyordu. Bir erkeğin seslendirmesi gerektiğini düşündüğüm bu şarkıyı neden bir kadının seslendirdiğini anlamıyor ama şarkıyı çok seviyordum.

Radyo-Televizyon
Güne enerjik başlamamız için olsa gerek, sabahın erkeninde radyoda Yurttan Sesler Korosu'ndan türküler dinliyorduk. Arkası Yarınlar'ın ardı arkası kesilmiyor, Demirbank saat başı hayırlı günler diliyor, Zeki Müren şoför kardeşlere "Gözünüz yolda, kulağınız bende olsun" sloganıyla sesleniyor, Orhan Boran ve Yuki dinleyiciyi gülmekten kırıp geçiriyordu. Arabesk zinhar yasaktı...
Pazar günlerinin televizyon klasiği Klasik Batı Müziği konserleri, cumartesi gecelerinin olmazsa olmazı eğlence programlarıydı. Dansöz yılbaşından yılbaşına çıkar, onun teranesi de aylar evelden başlardı.
Radyo eğiticiydi, öğreticiydi ve toplum mühendisliğinin önemli bir neferiydi. Televizyon evlere, hatta ayrı ayrı her odaya girince toplum mühendisliği üzerindeki etkisi anlaşıldı ve bu kez çark tersine çevrilmeye başladı. 
Bugün artık birçok kişi için sadece ekran vazifesi gören televizyonun izleyici sayısı ve izleyici üzerindeki etkisi tartışılır halde.
Ben gözümü radyoya açtım, televizyon ile büyüdüm, internet ile yaş alıyorum.
Teknoloji sayesinde zamanlar arasında gidip geliyor, geçmişin izlerini sürüyor, geçmiş ile bugünü bir arada yaşıyorum. 
Ve;
Geldiği yoldaki izleri unutmayan vefalılar ile yürüdüğü yolda iz bırakan iyi ve çalışkan insanlara çok büyük saygı ve minnet duyuyorum.
28 Mayıs 2024 / C.E.Y.

Konserin video kayıtları için tıklayınız:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder