Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, belediye meclisinde 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda toplu taşıma araçlarının ücretsiz olmasını isteyen üyelere "30 Ağustos halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir." dedi.
Meclis toplantısının video kaydı sosyal medyaya düştükten sonra da şöyle bir basın bildirisi yayınladı.
"30 Ağustos yaz tatili dönemine geliyor ve uygulama da ağırlıklı olarak protokol mensupları ve dar kapsamlı katılım şeklinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla ulaşımın ücretsiz olmasına yönelik bir ihtiyaç var mı yok mu, değerlendirilip öyle karar verilmesi daha uygun. 30 Ağustos Zafer Bayramı bu anlamda halkın katılımı açısından diğer bayramlara göre farklılık arz ediyor. Bizzat katılıyorum, 30 Ağustos törenlerine. Bundan da gurur duyuyorum. Ama mecliste biz lafımızı tamamlayamadık ki. Mesela, 18 Mart Çanakkale Zaferi bu millet için ne ifade ediyor. Meclis toplantısında bir Allah'ın kulu '18 Mart’ta da ulaşımı ücretsiz yapalım' demedi. Çanakkale'de resmi kayıtlara göre 400-500 bin şehit vermişiz. Bu bizim en milli günlerimizden biri değil mi? Niye Muhasebeciler Günü’nü örnek veriyorsun?"
Başkan Alinur Aktaş, Meclis'teki tartışmaların ardından mola verildiğini ve tartışan kişilerin karşılıklı özür dilemesi sonrasında 30 Ağustos'ta da ücretsiz taşımayla ilgili oy birliğiyle karar aldıklarını vurguladı.
Özrü kabahatinden büyük
Hani bazen özrü kabahatinden büyük denir ya, burada da bahanesi kabahatinden büyük diyebiliriz.
Ücretsiz yolculuk hakkını sadece yoğunlukla ölçünce böyle oluyor işte.
15 Temmuzlara, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından demokrasi bekçiliği yapması için halkın (ücretsiz olarak 19 Temmuz 2016 gününden 10 Ağustos 2016 gününe kadar) 24 gün boyu 'Demokrasi Meydanı'na çağrılmasına, diğer parti mitinglerine değil, sadece AK Parti mitinglerine, arada sırada sınav günlerine, şimdilerde Ramazan ve Kurban Bayramı günlerine, 23 Nisan ya da 19 Mayıs gibi insanların dışarıda olduğu günlere hak var, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüne kendisi dahil hiç kimse ücretsiz ulaşım talep etmediğinden ötürü, 30 Ağustos gibi 'DEV BİR GÜN'e ise "yoğunluksuzluktan" dolayı hak yok.
Kısacası bu çıkışın bahanesi, "yoğunluk" olmaması, "talep" olmaması, dolayısıyla da "gerek" olmaması.
Neden yok?
Yoğunluğu da, talebi de, gereği de devlet yaratıyorsa eğer, "Neden 30 Ağustoslarda yoğunluk yok ve neden 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına talep yok?" diye soralım o zaman.
Ki,
Şöyle yeri göğü inleten, protokolün dışına çıkan, halkı da içine katan geniş kapsamlı bir kutlama yapıldı da biz mi gitmedik?
Gidip gitmemek de inisiyatif meselesi, sizin vazifeniz "taşımak" değil, "yapmak".
30 Ağustos'ta olmayacak da ne zaman olacak?
Çünkü; 30 Ağustos, Başkomutanlık Meydan Muharebesi zaferinin ardından kutlanan ulusal bayramdır.
Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni anmak için kutlanan bayramdır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.
30 Ağustos Zafer Bayramı
Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir'de kutlanmıştır. Resmî olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi 1935 yılının Mayıs ayında olmuştur. Zafer Bayramı, tüm yurtta törenlerle kutlanır. Devlet erkânı ve birçok vatandaş, Ankara'da Anıtkabir'i, diğer illerde de anıt ve şehitlikleri ziyaret edip, Mustafa Kemal Atatürk'e, silâh arkadaşlarına ve komutasında savaşmış askerlere şükranlarını sunar. Hemen hemen her yerleşim yerinde, askerî birlikler geçit törenlerine katılır. Ayrıca dış temsilciliklerde de çeşitli kutlamalar yapılır. 30 Ağustos günü Türkiye'de resmî tatildir."
(İnternette arama yaptığınızda ilk sıralarda "30 Ağustos resmi tatil mi? 31 Ağustos tatil olacak mı? 30 Ağustos resmi tatili hangi gün? Zafer Bayramı 3 gün tatil olur mu?" soruları çıkıyor.)
Sene 2011
2011 yılında bir ilk yaşandı ve kutlamaları Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları değil, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kabul etti. Protokoldeki isimler tek tek salona girerek Cumhurbaşkanı Gül'ü tebrik etti. Önceki yıllarda Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları kutlamaları kabul ediyordu. Yapılan bir değişiklikle, Türk Silahlı Kuvvetleri adına Zafer bayramı kutlamalarının bundan böyle başkomutan olarak Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmesi kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrünnisa Gül ile beraber, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde ilk kez Çankaya Köşkü’nde resepsiyon verdi. Resepsiyona devlet erkânının yanı sıra toplumun farklı kesimlerinden birçok davetli katıldı.
Anlayış - Anlamayış
Burada esas mevzunun Nâzım Hikmetleri, Bahriye Üçok'ları, Uğur Mumcu'ları, Türkan Saylan'ları "Devlet ve Bayrak Düşmanları" olarak nitelendiren "anlayış" olduğunu hepimiz biliyoruz aslında ve o yüzden bu kadar isyan ediyoruz.
1919'dan başlayan tarihin silinip yerine 15 Temmuz'dan başlayan bir tarihin yerleştirilmeye çalışıldığını bal gibi de görüyoruz.
23 Haziran'da başlayan değişimden nemalanmak isteyerek dümen kıran kurnazları avucumuza koyduğumuz çekirdekleri çitleyerek izliyoruz.
Varlığının ve sahip olduğu makamının sebebinin 19 Mayıs 1919 olduğunu anlamayanları ise hiç anlamıyoruz...
Meclis toplantısının video kaydı sosyal medyaya düştükten sonra da şöyle bir basın bildirisi yayınladı.
"30 Ağustos yaz tatili dönemine geliyor ve uygulama da ağırlıklı olarak protokol mensupları ve dar kapsamlı katılım şeklinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla ulaşımın ücretsiz olmasına yönelik bir ihtiyaç var mı yok mu, değerlendirilip öyle karar verilmesi daha uygun. 30 Ağustos Zafer Bayramı bu anlamda halkın katılımı açısından diğer bayramlara göre farklılık arz ediyor. Bizzat katılıyorum, 30 Ağustos törenlerine. Bundan da gurur duyuyorum. Ama mecliste biz lafımızı tamamlayamadık ki. Mesela, 18 Mart Çanakkale Zaferi bu millet için ne ifade ediyor. Meclis toplantısında bir Allah'ın kulu '18 Mart’ta da ulaşımı ücretsiz yapalım' demedi. Çanakkale'de resmi kayıtlara göre 400-500 bin şehit vermişiz. Bu bizim en milli günlerimizden biri değil mi? Niye Muhasebeciler Günü’nü örnek veriyorsun?"
Başkan Alinur Aktaş, Meclis'teki tartışmaların ardından mola verildiğini ve tartışan kişilerin karşılıklı özür dilemesi sonrasında 30 Ağustos'ta da ücretsiz taşımayla ilgili oy birliğiyle karar aldıklarını vurguladı.
Özrü kabahatinden büyük
Hani bazen özrü kabahatinden büyük denir ya, burada da bahanesi kabahatinden büyük diyebiliriz.
Ücretsiz yolculuk hakkını sadece yoğunlukla ölçünce böyle oluyor işte.
15 Temmuzlara, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından demokrasi bekçiliği yapması için halkın (ücretsiz olarak 19 Temmuz 2016 gününden 10 Ağustos 2016 gününe kadar) 24 gün boyu 'Demokrasi Meydanı'na çağrılmasına, diğer parti mitinglerine değil, sadece AK Parti mitinglerine, arada sırada sınav günlerine, şimdilerde Ramazan ve Kurban Bayramı günlerine, 23 Nisan ya da 19 Mayıs gibi insanların dışarıda olduğu günlere hak var, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüne kendisi dahil hiç kimse ücretsiz ulaşım talep etmediğinden ötürü, 30 Ağustos gibi 'DEV BİR GÜN'e ise "yoğunluksuzluktan" dolayı hak yok.
Kısacası bu çıkışın bahanesi, "yoğunluk" olmaması, "talep" olmaması, dolayısıyla da "gerek" olmaması.
Neden yok?
Yoğunluğu da, talebi de, gereği de devlet yaratıyorsa eğer, "Neden 30 Ağustoslarda yoğunluk yok ve neden 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına talep yok?" diye soralım o zaman.
Ki,
Şöyle yeri göğü inleten, protokolün dışına çıkan, halkı da içine katan geniş kapsamlı bir kutlama yapıldı da biz mi gitmedik?
Gidip gitmemek de inisiyatif meselesi, sizin vazifeniz "taşımak" değil, "yapmak".
30 Ağustos'ta olmayacak da ne zaman olacak?
Çünkü; 30 Ağustos, Başkomutanlık Meydan Muharebesi zaferinin ardından kutlanan ulusal bayramdır.
Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni anmak için kutlanan bayramdır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.
30 Ağustos Zafer Bayramı
Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir'de kutlanmıştır. Resmî olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi 1935 yılının Mayıs ayında olmuştur. Zafer Bayramı, tüm yurtta törenlerle kutlanır. Devlet erkânı ve birçok vatandaş, Ankara'da Anıtkabir'i, diğer illerde de anıt ve şehitlikleri ziyaret edip, Mustafa Kemal Atatürk'e, silâh arkadaşlarına ve komutasında savaşmış askerlere şükranlarını sunar. Hemen hemen her yerleşim yerinde, askerî birlikler geçit törenlerine katılır. Ayrıca dış temsilciliklerde de çeşitli kutlamalar yapılır. 30 Ağustos günü Türkiye'de resmî tatildir."
(İnternette arama yaptığınızda ilk sıralarda "30 Ağustos resmi tatil mi? 31 Ağustos tatil olacak mı? 30 Ağustos resmi tatili hangi gün? Zafer Bayramı 3 gün tatil olur mu?" soruları çıkıyor.)
Sene 2011
2011 yılında bir ilk yaşandı ve kutlamaları Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları değil, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kabul etti. Protokoldeki isimler tek tek salona girerek Cumhurbaşkanı Gül'ü tebrik etti. Önceki yıllarda Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları kutlamaları kabul ediyordu. Yapılan bir değişiklikle, Türk Silahlı Kuvvetleri adına Zafer bayramı kutlamalarının bundan böyle başkomutan olarak Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmesi kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrünnisa Gül ile beraber, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde ilk kez Çankaya Köşkü’nde resepsiyon verdi. Resepsiyona devlet erkânının yanı sıra toplumun farklı kesimlerinden birçok davetli katıldı.
Anlayış - Anlamayış
Burada esas mevzunun Nâzım Hikmetleri, Bahriye Üçok'ları, Uğur Mumcu'ları, Türkan Saylan'ları "Devlet ve Bayrak Düşmanları" olarak nitelendiren "anlayış" olduğunu hepimiz biliyoruz aslında ve o yüzden bu kadar isyan ediyoruz.
1919'dan başlayan tarihin silinip yerine 15 Temmuz'dan başlayan bir tarihin yerleştirilmeye çalışıldığını bal gibi de görüyoruz.
23 Haziran'da başlayan değişimden nemalanmak isteyerek dümen kıran kurnazları avucumuza koyduğumuz çekirdekleri çitleyerek izliyoruz.
Varlığının ve sahip olduğu makamının sebebinin 19 Mayıs 1919 olduğunu anlamayanları ise hiç anlamıyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder