Rahmetli Sadri Alışık "Şakayla Karışık" filminde sorar Hakim Bey'e çaresizce:
"Bu da mı gol değil Hakim Bey, bu da mı gol değil?"
Ah o kadersizliği, ah o yıllardır çırpınışlarının nafileliği, ah o isyan eden sesinde ezilmişliğinin titrekliği. Gözlerinde aynı titreklikte döküldü dökülecek yaşlarla yapar savunmasını:
"Ölecekmiş, ölmesin dedim, bi can kurtulsun dedim. Bütün hayatımda ofsayt dediler, bişeye yaramaz sümsük dediler, varsın gene desinler dedim. Hayatımda bi defacık bi kız sevdim, onu da kaybedeyim dedim. Hayatımda bi kerecik bişey kazanacak oldum, onu da kaybedeyim dedim. Tek bi can kurtulsun dedim. Çocuğu kurtaracak kadarını aldım üst tarafına el sürmedim, fena mı oldu?"
Sonra döner davayı izleyenlere seslenir:
"Sizler hepiniz, hepiniz, hepiniz hakem olun abiler. Ya bu maç be, tıpkı bi maç, ama böyle hayat sahasında oynanıyo. Oyuncuları bizleriz. Topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız. Ben, ben Osman, Ofsayt Osman, söyleyin be, Allah rızası için söyleyin be, gene mi atamadım golü ha? Bu da mı gol değil be?"
"Gol!" cevabı alır hepsinden. Hakim de "Gol!" kararı ile kapatır dosyayı.
Ve film "mutlu son" ile biter...
****
Muhalefet liderlerinin halka seslenmek için çıktıkları meydanlarda toplanan "organik" kalabalığa, insanların bu karanlık günlerden bir an önce kurtulup aydınlığa çıkmak için gösterdikleri çabalara, medeniyetten gelmiş insanların yeniden insanca ve medenîce yaşama arzularını haykırdıkları nidalara gözünü kulağını daha fazla kapatamaz kimse.
Ofsayt Osman'ın dediği gibi; "Bu maç be, tıpkı bi maç, ama böyle hayat sahasında oynanıyo. Oyuncuları bizleriz. Topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız."
Lakin bu maç yıllardır hep şaibeli. Bir tarafın oyuncuları hafiften dopingli. Hakem desen, onun tarafı zaten çoktan belli.
Oyunda faul üstüne faul yapmak, kendini numaradan yerlere atmak, karşı tarafa oynayacak alan bırakmamak serbest. Kırmızı kart, sarı kart hep karşı takıma çıkıyor. Penaltılar desen hep haksız veriliyor. Karşı takımın girdiği pozisyonlar, attığı goller "ofsayt" denilerek hep iptal ediliyor.
"Namus, vicdan ve insanlık"tan ibaret top hoyrat vuruşlarla paramparça ediliyor.
Yapılan haksızlıklara karşı çıkan izleyiciler oluyor haliyle. Sen misin karşı çıkan, hemen tekme tokat dışarı atılıyor onlar. Haksızlığı destekleyenler ise hep aynı teraneler ile adeta haplanmış gibi, amigolar ne derse onu yapıyorlar.
Amigoların attıkları sloganlar marifetiyle taraflar birbirine düşman ediliyor.
Hani ellerine silah versen, "haydi saldırmak serbest" desen hemen oracıkta çökecekler rakiplerinin boğazlarına ve oluk oluk kan akıtacaklar.
"Oyun bu, hayat bu, tercih bu, hak bu, hukuk bu!" deseniz anlamayacaklar.
"Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan bir devletin mirasısınız, birlik olmak varken neden birbirinize saldıryorsunuz?" deseniz dinlemeyecekler.
Ancak;
Şiddet ve korku da bir yere kadar geldi dayandı.
Uyanıp da isyan edenler ve aklıselime dönenler çoğalıyor gün be gün.
O yüzden gittikçe yükseliyor sesler.
Yükselen seslerden korkanlar daha beter korku salıyorlar artan sesleri susturmak için.
Heyhat;
Susturmak artık ne mümkün!
Dışarı atılanların sesleri içerideki oyuna ulaştıkça dopingli oyuncuların elleri ayakları birbirine dolaşıyor.
Fauller gittikçe artıyor.
Hakem düdük çalmaktan bitap düşüyor.
Maç uzadıkça uzuyor, oyunun ne keyfi, ne de heyecanı kalıyor.
****
Kimse Ofsayt Osman gibi kazanacaklarını ve kaybedeceklerini bir kefeye koyup tartmıyor.
Kimse Ofsayt Osman gibi "Hayatımda bi kerecik bişey kazanacak oldum, onu da kaybedeyim dedim. Tek bi can kurtulsun dedim." diyerek topu 90'a çakıp maçı bitirmiyor.
Kimse Ofsayt Osman gibi sahadan şerefle ayrılmayı bilmiyor.
Yeniler belki bilmez;
Kaybetmeyi bilmiş, kaybederken kazanmış bir efsanedir Ofsayt Osman.
İbret alınasıdır. Kitaplarda okutulasıdır.
O zaman hep birlikte:
Ruhun şâd olsun Ofsayt Osman.
Ruhun şâd olsun Sadri Alışık.
Oley!
Oley!
Oley!
"Bu da mı gol değil Hakim Bey, bu da mı gol değil?"
Ah o kadersizliği, ah o yıllardır çırpınışlarının nafileliği, ah o isyan eden sesinde ezilmişliğinin titrekliği. Gözlerinde aynı titreklikte döküldü dökülecek yaşlarla yapar savunmasını:
"Ölecekmiş, ölmesin dedim, bi can kurtulsun dedim. Bütün hayatımda ofsayt dediler, bişeye yaramaz sümsük dediler, varsın gene desinler dedim. Hayatımda bi defacık bi kız sevdim, onu da kaybedeyim dedim. Hayatımda bi kerecik bişey kazanacak oldum, onu da kaybedeyim dedim. Tek bi can kurtulsun dedim. Çocuğu kurtaracak kadarını aldım üst tarafına el sürmedim, fena mı oldu?"
Sonra döner davayı izleyenlere seslenir:
"Sizler hepiniz, hepiniz, hepiniz hakem olun abiler. Ya bu maç be, tıpkı bi maç, ama böyle hayat sahasında oynanıyo. Oyuncuları bizleriz. Topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız. Ben, ben Osman, Ofsayt Osman, söyleyin be, Allah rızası için söyleyin be, gene mi atamadım golü ha? Bu da mı gol değil be?"
"Gol!" cevabı alır hepsinden. Hakim de "Gol!" kararı ile kapatır dosyayı.
Ve film "mutlu son" ile biter...
****
Muhalefet liderlerinin halka seslenmek için çıktıkları meydanlarda toplanan "organik" kalabalığa, insanların bu karanlık günlerden bir an önce kurtulup aydınlığa çıkmak için gösterdikleri çabalara, medeniyetten gelmiş insanların yeniden insanca ve medenîce yaşama arzularını haykırdıkları nidalara gözünü kulağını daha fazla kapatamaz kimse.
Ofsayt Osman'ın dediği gibi; "Bu maç be, tıpkı bi maç, ama böyle hayat sahasında oynanıyo. Oyuncuları bizleriz. Topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız."
Lakin bu maç yıllardır hep şaibeli. Bir tarafın oyuncuları hafiften dopingli. Hakem desen, onun tarafı zaten çoktan belli.
Oyunda faul üstüne faul yapmak, kendini numaradan yerlere atmak, karşı tarafa oynayacak alan bırakmamak serbest. Kırmızı kart, sarı kart hep karşı takıma çıkıyor. Penaltılar desen hep haksız veriliyor. Karşı takımın girdiği pozisyonlar, attığı goller "ofsayt" denilerek hep iptal ediliyor.
"Namus, vicdan ve insanlık"tan ibaret top hoyrat vuruşlarla paramparça ediliyor.
Yapılan haksızlıklara karşı çıkan izleyiciler oluyor haliyle. Sen misin karşı çıkan, hemen tekme tokat dışarı atılıyor onlar. Haksızlığı destekleyenler ise hep aynı teraneler ile adeta haplanmış gibi, amigolar ne derse onu yapıyorlar.
Amigoların attıkları sloganlar marifetiyle taraflar birbirine düşman ediliyor.
Hani ellerine silah versen, "haydi saldırmak serbest" desen hemen oracıkta çökecekler rakiplerinin boğazlarına ve oluk oluk kan akıtacaklar.
"Oyun bu, hayat bu, tercih bu, hak bu, hukuk bu!" deseniz anlamayacaklar.
"Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan bir devletin mirasısınız, birlik olmak varken neden birbirinize saldıryorsunuz?" deseniz dinlemeyecekler.
Ancak;
Şiddet ve korku da bir yere kadar geldi dayandı.
Uyanıp da isyan edenler ve aklıselime dönenler çoğalıyor gün be gün.
O yüzden gittikçe yükseliyor sesler.
Yükselen seslerden korkanlar daha beter korku salıyorlar artan sesleri susturmak için.
Heyhat;
Susturmak artık ne mümkün!
Dışarı atılanların sesleri içerideki oyuna ulaştıkça dopingli oyuncuların elleri ayakları birbirine dolaşıyor.
Fauller gittikçe artıyor.
Hakem düdük çalmaktan bitap düşüyor.
Maç uzadıkça uzuyor, oyunun ne keyfi, ne de heyecanı kalıyor.
****
Kimse Ofsayt Osman gibi kazanacaklarını ve kaybedeceklerini bir kefeye koyup tartmıyor.
Kimse Ofsayt Osman gibi "Hayatımda bi kerecik bişey kazanacak oldum, onu da kaybedeyim dedim. Tek bi can kurtulsun dedim." diyerek topu 90'a çakıp maçı bitirmiyor.
Kimse Ofsayt Osman gibi sahadan şerefle ayrılmayı bilmiyor.
Yeniler belki bilmez;
Kaybetmeyi bilmiş, kaybederken kazanmış bir efsanedir Ofsayt Osman.
İbret alınasıdır. Kitaplarda okutulasıdır.
O zaman hep birlikte:
Ruhun şâd olsun Ofsayt Osman.
Ruhun şâd olsun Sadri Alışık.
Oley!
Oley!
Oley!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder