İki dudak açılıp kapanıp da o dudakların arasından "Ben TEOG olayını istemiyorum. Bizim zamanımızda TEOG mu vardı?" sözleri dökülünce ekran başındaki öğrencilerden ve velilerden 'en coşkulusundan' bir OLEYYY! nidası yükselmiştir eminim.
Ekran başındakiler 'TEOG bu sene kalkar mı acaba?' diye birbirine bakışırken, ertesi gün yayınlanan "TEOG kaldırıldı" haberleriyle birlikte evlerdeki tüm sınav hazırlıkları bir sepete konmuş ve çöpe atılmıştır.
O açıklamanın ardından devlet katındaki tüm TEOG yapılanmaları da bilgisayar ekranında bir klasöre doldurulmuş, sonra imleç ile klasörün üzerine gelinip sağ klikleme yapılarak SİL seçeneği seçilmiş, klasör ekrandan kalkınca da "Oldu da bitti maşallah, TEOG'dan da kurtulduk inşallah" diye sevinilmiştir.
Lakin şimdi ekrana yeni bir klasör açmak gereklidir.
Nihayetinde okullar, dershaneler, aileler ve öğrenciler hedefsiz kalmıştır.
Yine ekrana sağ tıklayıp, açılan penceredeki 'yeni' seçeneğinden klasör sekmesine gelinip ekrana yeni bir klasör açmalıdır.
Açıklamanın ardından bir anda ortaya çıkan yol haritalarına bakınca klasörün çoktan hazır olduğunu ve adının da 'Kuzuların Sessizliği' konduğunu düşündüm hemen.
Evet yanılmamışım, ekranda zaten o isimde bir klasör varmış...
****
TEOG bitti sözünün ardından yükselen OLEYY nidaları hızla sessizliğe büründü şimdi.
Bunun ardından da bir çapanoğlu çıkmıştı işte.
Niçin bir kez olsun karamansız, koyunsuz ve çapanoğlusuz iş yapılmıyordu bu memlekette?
Niçin tüm eğitim sistemi İmam Hatip yolu üzerinden gitmeliydi?
Niçin bilimle gelişen beyinler yerine hurafelerle doldurulmuş uyuşuk beyinler isteniyordu?
Niçin çocuklar okullarda özgür bireyler olarak değil de, sessiz sedasız kuzucuklar olarak yetiştiriliyordu?
Niçin okul seçimi çocuğun yaradılışına ve yeteneklerine göre yapılmıyordu?
Niçin biz bu işi bir türlü rayına oturtamıyorduk ya da niçin rayından çıkartmıştık?
Niçin Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu (Öğretim Birliği Yasası) bir kenara atıp bilinmez yollara dalmıştık?
Bu gidişle 2023'te kendimizi nerede bulacaktık?
2023 hedefimiz neydi?
Bu hedefi bize kim koymuştu?
Bu hedefi koyan ellere kim, nasıl hizmet ediyordu?
Bu hizmete el verenler vatana ihanet etmiyorlar mıydı?
Kaş yapacağız derken göz çıkartmıyorlar mıydı?
****
80'lerde icat olan, 90'larda gemi azıya alan ve 2000'lerde iyice çığrından çıkan 'okul-dershane-özel ders' çılgınlığını hiçbir zaman sevmedim.
Çocukların çocukluklarının bu şekilde çar çur edilmesini hiç istemedim.
Hayat ve hayatta kalma hakkında pek çok şey öğrenecekleri, kültürel olarak zenginleşecekleri ve eğlenerek öğrenecekleri zamanlardan çalınıp da sınav odaklı yaşatılmalarını hiç tasvip etmedim.
Tüm hayatını çocuğa kitlemiş, kahve fallarında bile çocuğun kaç net yapacağı söylensin istemiş, yatırlara gitmiş, ağaç dallarına çaput bağlayarak dualar etmiş, sınav öncesi çocuğa okunmuş üflenmiş pirinçler yutturup şekerler yedirmiş, olmadı çocuğunu sınava 'kutsanmış kalemlerle' göndermiş, sınavlardan gelen puanlara göre ya başına çatkı çakıp ulu ulu ulumuş, ya da böbür böbür böbürlenmiş ebeveynler gördüm.
Sınavları başarılara geçerek okullar bitirmiş ama entelektüel birikimden yoksun burnu havada ergenler gördüm.
Sınavlarda başarısız olunca kendi canına kıymış gencecik çocuklar gördüm.
Bu sistemde amaç neydi, hedef neydi, bu çılgın koşu nerede sona erecekti?
Sınavlarda yapılan oynamalar ile pek çok kişinin hakkı da yeniyordu üstelik.
Çocuklar canından bezdiriliyor, geleceğe ve devletlerine inançları tükeniyordu.
Sınavlar ölçme ve değerlendirme sistemi olarak gerekliydi oysa.
Şirazeyi kaydıran, sınavlar üzerine oynanan oyunlardı...
****
Sayın büyüklerimiz, bizim zamanımızda da TEOG MEOG yoktu ama en adilinden ve en kalitelisinden bir eğitim sistemi vardı.
Tiyatrosundan sporuna, orkestrasından dans grubuna, münazarasından okul çayına ve 23 Nisan, 19 Mayıs gibi bayramların hazırlıklarına kadar her türlü etkinliğimiz vardı.
Siz onları geri getirin, yeter.
Onun yolu da hani şu çöpe atılan Öğretim Birliği Yasası'ndan geçer...
Ekran başındakiler 'TEOG bu sene kalkar mı acaba?' diye birbirine bakışırken, ertesi gün yayınlanan "TEOG kaldırıldı" haberleriyle birlikte evlerdeki tüm sınav hazırlıkları bir sepete konmuş ve çöpe atılmıştır.
O açıklamanın ardından devlet katındaki tüm TEOG yapılanmaları da bilgisayar ekranında bir klasöre doldurulmuş, sonra imleç ile klasörün üzerine gelinip sağ klikleme yapılarak SİL seçeneği seçilmiş, klasör ekrandan kalkınca da "Oldu da bitti maşallah, TEOG'dan da kurtulduk inşallah" diye sevinilmiştir.
Lakin şimdi ekrana yeni bir klasör açmak gereklidir.
Nihayetinde okullar, dershaneler, aileler ve öğrenciler hedefsiz kalmıştır.
Yine ekrana sağ tıklayıp, açılan penceredeki 'yeni' seçeneğinden klasör sekmesine gelinip ekrana yeni bir klasör açmalıdır.
Açıklamanın ardından bir anda ortaya çıkan yol haritalarına bakınca klasörün çoktan hazır olduğunu ve adının da 'Kuzuların Sessizliği' konduğunu düşündüm hemen.
Evet yanılmamışım, ekranda zaten o isimde bir klasör varmış...
****
TEOG bitti sözünün ardından yükselen OLEYY nidaları hızla sessizliğe büründü şimdi.
Bunun ardından da bir çapanoğlu çıkmıştı işte.
Niçin bir kez olsun karamansız, koyunsuz ve çapanoğlusuz iş yapılmıyordu bu memlekette?
Niçin tüm eğitim sistemi İmam Hatip yolu üzerinden gitmeliydi?
Niçin bilimle gelişen beyinler yerine hurafelerle doldurulmuş uyuşuk beyinler isteniyordu?
Niçin çocuklar okullarda özgür bireyler olarak değil de, sessiz sedasız kuzucuklar olarak yetiştiriliyordu?
Niçin okul seçimi çocuğun yaradılışına ve yeteneklerine göre yapılmıyordu?
Niçin biz bu işi bir türlü rayına oturtamıyorduk ya da niçin rayından çıkartmıştık?
Niçin Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu (Öğretim Birliği Yasası) bir kenara atıp bilinmez yollara dalmıştık?
Bu gidişle 2023'te kendimizi nerede bulacaktık?
2023 hedefimiz neydi?
Bu hedefi bize kim koymuştu?
Bu hedefi koyan ellere kim, nasıl hizmet ediyordu?
Bu hizmete el verenler vatana ihanet etmiyorlar mıydı?
Kaş yapacağız derken göz çıkartmıyorlar mıydı?
****
80'lerde icat olan, 90'larda gemi azıya alan ve 2000'lerde iyice çığrından çıkan 'okul-dershane-özel ders' çılgınlığını hiçbir zaman sevmedim.
Çocukların çocukluklarının bu şekilde çar çur edilmesini hiç istemedim.
Hayat ve hayatta kalma hakkında pek çok şey öğrenecekleri, kültürel olarak zenginleşecekleri ve eğlenerek öğrenecekleri zamanlardan çalınıp da sınav odaklı yaşatılmalarını hiç tasvip etmedim.
Tüm hayatını çocuğa kitlemiş, kahve fallarında bile çocuğun kaç net yapacağı söylensin istemiş, yatırlara gitmiş, ağaç dallarına çaput bağlayarak dualar etmiş, sınav öncesi çocuğa okunmuş üflenmiş pirinçler yutturup şekerler yedirmiş, olmadı çocuğunu sınava 'kutsanmış kalemlerle' göndermiş, sınavlardan gelen puanlara göre ya başına çatkı çakıp ulu ulu ulumuş, ya da böbür böbür böbürlenmiş ebeveynler gördüm.
Sınavları başarılara geçerek okullar bitirmiş ama entelektüel birikimden yoksun burnu havada ergenler gördüm.
Sınavlarda başarısız olunca kendi canına kıymış gencecik çocuklar gördüm.
Bu sistemde amaç neydi, hedef neydi, bu çılgın koşu nerede sona erecekti?
Sınavlarda yapılan oynamalar ile pek çok kişinin hakkı da yeniyordu üstelik.
Çocuklar canından bezdiriliyor, geleceğe ve devletlerine inançları tükeniyordu.
Sınavlar ölçme ve değerlendirme sistemi olarak gerekliydi oysa.
Şirazeyi kaydıran, sınavlar üzerine oynanan oyunlardı...
****
Sayın büyüklerimiz, bizim zamanımızda da TEOG MEOG yoktu ama en adilinden ve en kalitelisinden bir eğitim sistemi vardı.
Tiyatrosundan sporuna, orkestrasından dans grubuna, münazarasından okul çayına ve 23 Nisan, 19 Mayıs gibi bayramların hazırlıklarına kadar her türlü etkinliğimiz vardı.
Siz onları geri getirin, yeter.
Onun yolu da hani şu çöpe atılan Öğretim Birliği Yasası'ndan geçer...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder