Bir değişimin, bir kırılmanın, bir kuşak sıçramasının, yani farklı bir anlayışın sesiydi Gezi.
Bu sesi korkutucu bulanlar sese kulak vermek yerine o sese bambaşka anlamlar yüklediler. O anlamları yalanlarla bezediler üstelik. Bu sesin masumiyetini alıp terör örgütlerine mâl ettiler.
Yalanları bir bir çıktı ortaya zamanla. Onlarsa hiç yalan söylememiş gibi konuşmaya devam edip, hiç yalan söylememiş kadar "masum" bir halde çıktılar karşımıza.
Kabataş yalanını döne döne söylerken, "Camilere ayakkabılarıyla girdiler, camide içki içtiler" derken hiç utanmadılar, hiç sıkılmadılar. İnsanları birbirine düşman edip, memleketin aydınlık yüzü olan eğitimli gençleri birer terörist yaptılar.
Bu arada araya gerçek teröristleri de sıkıştırarak Gezi'nin masumiyetini baltaladılar...
Onlar neyi nasıl anladı?
İnsan işkilliyse bir yerinden, her şeyi o işkilli olduğu yerden anlar elbet. O yüzden onlar da Gezi'yi tam da oradan anladılar.
Yanlış anlamalar bitti mi?
Ne acı ki bitmedi. Yanlışlar, Yanlışlıklar Silsilesi olarak katlanarak devam ediyor. Taşlar sürekli yer değiştiriyor.
Kara Delik önüne geleni içine çekiyor ve bir lokmada yutuyor...
****
Gezi olayları boyunca neler yazmadım ki...
İşte o günlerden birkaç yazı:
Biber gazında damping mi var?
Yeşile düşman Griler...
İnternet Çocukları 'TIK'ladı
Hain bilanço herkese ayrı yazdı...
Merhamet bayrakçıya nasıl sahip çıktıysa...
Sıktınız artık, yeter!
Ama onlar öldü...
Bayrakçı'nın karısı kadar sağlam durmak...
Esnafı tükettirmem dersin de, sıra sıra AVM’ler ne iş?
Gammazlara müjde!
Dünyanın renklerine dokunmayın...
Yazının başlığı Yeni Türkü'nün "Yeşilmişik" parçasından gelir.
"Geziymişik" sözü ise Özge Ersu'dan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder