6 Mayıs 2013 Pazartesi

Ölümsüzlüğe uzanan Üç Fidan

Her gün Nilüfer İstasyonu'na giderken ya da dönerken yanlarından geçiyorum.
Benim gibi bir çok insanın yolları üzerindeler...
Ergen çocuklar orayı kendilerine kay kay yeri ilan ettiler, kayıp duruyorlar önlerinden.
Onlarsa öyle dimdik ve sessiz durup izliyorlar herkesi.
Çevrelerinden gelip geçenlerle ilişkileri Nazım'ın Ceviz Ağacı ile polis ilişkisi gibi belki de...
Her Hıdırellez'e bulut düşüren, baharın gelişine hüzün karıştıran, tarihe utanç yazdıran, yüreklere acı indiren bir günü anmak için toplanmıştı insanlar.
Yer, Üç Fidan Anıtı'nın olduğu Barış Parkı'ydı.
Üç Fidan da, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan...
6 Mayıs 72'de onlar idam edilirken ben hiçbir şeyin farkında olacak yaşta değildim
6 Mayıs 2010'da evimin yanındaki Barış Parkı'na anıtları konduğunda artık onları iyi tanıyordum
****
Her yıl düzenlenen anma etkinliklerine katılan insanlar Sevgi ve Barış ortak noktasında buluşuyorlardı.
Bu seneki etkinlik Galatasaray'ın maçına denk geldiği için olsa gerek yeterince kalabalık değildi.
Bursa siyasetinden CHP parkta toplanan halkı yalnız bırakmamıştı.
İl Başkanı Metin Çelik, Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, Gençlik Kolları Başkanı Fatih Söylemez ve ekipleri ilk göze çarpanlardı.
Mazeretinden dolayı etkinliğe geç katılan Nilüfer Belediye Başkanı Bozbey ve 68'liler Birliği Vakfı üyeleri ona keza...
Henüz hava kararmadan yavaş yavaş kalabalıklaşan parkın içinden geçen 30 yaşlarında, kendi hallerinde bir kadın kalabalığı görünce şaşırmış ve halkın buraya niçin toplandığını merak etmiş bir halde bakınıyordu etrafa.
Yanından geçerken bana sordu rastgele. En sade haliyle anlattım bu toplanmanın öyküsünü.
Ölmüşler mi? dedi.
Üzüldü cevabıma...
Ah bir de bilseydi ne için ve nasıl?
****
Etkinlik alanı ellerinde bayraklarla sloganlar atarak gelen gruplarça yavaş yavaş dolduruldu.
TKP, TGB, HKP idi katılanlar.
Açılış konuşmasını 68'liler Birliği Vakfı Bursa Temsilcisi Betül Kuyucu yaptı.
Ardından her yıl bu organizasyonu düzenleyen Nilüfer Belediyesi adına, Nilüfer Kent Konseyi Genel Sekreteri Şazi Çavuşoğlu konuştu.
Yapılan konuşmalar zaman zaman sloganlarla kesildi.
Her grup bazen sırayla, bazen hep bir ağızdan farklı sloganlar atınca slogan karmaşası yaşandı.
Emperyalizm karşıtı slogan atan gençlerin pek çoğunun elindeki Amerikan menşei sigaralar ile attıkları sloganlar birbirini ne kadar tamamlıyor acaba diye düşündüm.
Emperyalizm duman olarak ciğerlerimize kadar işlemişken...
Kalabalığa simit-poğaça-ayran satmak için çimenlerin üzerine seyyar bir tezgah açan minik delikanlı girişimcinin en hasıydı.
Her şey birbiriyle ne kadar çelişiyordu.
ABD emperyalizmi dışlanıyordu ama birçok genç ABD'ye kapağı atmanın hayallerini kuruyordu...
****
Bu gecede beni en etkileyen Üç Fidan'ın arkadaşlarının sahnede yaptıkları konuşmalardı.
Tuncay Çelen, Hacı Tonak ve Cemil Orkunoğlu..
Siyasi içerikli konuşmalar yapan iki kişinin dışında birisi vardı ki, sakin sesi ve sakin tavırlarıyla idam edilenlerin ailelerinden bahsetti. kısaca.
O kişi 12 Mart döneminin tanıklarından biri olan, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) hayatta kalan üyelerinden Hacı Tonak'tı.
Tonak'ın konuşması, yaşananların insan yanını anlatıyordu. Yüreklere dokunuyordu.
İdam edilen o çocukların babalarının hikayelerini anlattı hazin hazin. Dinledik içimiz ezile ezile.
Annelerinin halini az çok tahmin edebiliyorduk.
Kendisiyle ettiğimiz kısacık sohbette geçmişle ilgili özel anılarını kağıda dökmesinin ve gelecek nesillere miras bırakmasının o döneme ve arkadaşlarına bir vefa borcu olduğunu düşündüğümü söyledim.
Siyasi tarafı herkesçe biliniyordu nasılsa.
****
Eskilerin konuşmalarının ardından TKP adına söz alan genç Zozan Boran yeni neslin iyi bir temsilcisiydi.
Devrimciler ölmüşse de devrim gençlerin bedeninde yaşamaya devam ediyordu işte.
Hak yerini bulana dek de edecekti.
Yapılan konuşmaların ardından Feryal Öney sahne aldı.
Yitip giden fidanların anısına türküler söylendi...
****
Etkinlik ben alandan ayrıldıktan sonra da devam etmiş ve şafak vakti 05.30'da, 41 yıl önce aynı saatlerde kurulan darağacında idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için saygı duruşunda bulunulmasıyla son bulmuş...
Düşünün bir, dirilerin yapamadığını yaparak halkı bir araya toplayan bu ruhların öldüğünü kim söyleyebilir.
Ölüp gitmiş bu çocukları bir daha, bir daha kim öldürebilir...

2 yorum:

  1. Onların ölmesi mümkün değil!..
    Hep, yirmili yaşlarda,cesur, karakterli, vatansever gençler olarak yaşayacaklar gönüllerde.
    Tek suçları; emeğe saygılı, tam bağımsız TÜRKİYE istemekti..
    Eğer, Onları anlayabilseydik,
    zifiri karanlıkları yaşamak zorunda kalmayacaktık!..
    Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan, Hüseyin İnan.. Işıklar içinde uyuyun üç Fidan!..

    YanıtlaSil
  2. Yıl 1977. Karacabey Lisesi 5 Fen sınıfın da öğrenciyim. Öğlen okuldan çıktıktan sonra amcam Muhtar Abdi Fırtına'nin manav dükkanın da çalışıyorum. Bir gün dükkana amcamı ziyarete tanımadığım iyi giyimli fötr şapkalı biri geldi. Amcam saygılı bir şekilde kendisini karşıladı. Çay kahve içerek sohbet ettiler bir süre. Konuşmalardan Adalet Partisi Milletvekili olduğunu ve parti etkinliği için geldiğini anladım. Amcam partide delege idi. Sohbet arasında amcam beni misafire tanıttı. Bana birkaç soru sordu. Verdiğim cevaplardan benim lise öğrencisi olduğumu öğrenince, çantasından bir kitap çıkardı ve bana kendisinin yazdığını söylediği bir kitabı hediye etti. Kitabın kapağına baktım ve kitap konusu olan hikayenin gerçeğini başka bir kitaptan okudum diyerek iade ettim. Yazarina iade ettiğim kitap "Bu vatana kastedenler". Yazarı Ali Elverdi. Gerçek hikayeyi okuduğum kitap ise Nihat Behram'in DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN...

    YanıtlaSil