''Mükemmellik, ekleyecek bir şey kalmadığında değil, çıkaracak hiçbir şey kalmadığında elde edilir.'' der Küçük Prens kitabında Antoine de Saint-Exupéry...
O yüzden ben o parti bu parti gezenlere pek de kızmıyorum. Sonunda herkes layık olduğu yeri buluyor diyorum. Ya da herkes olması gereken yere yerleşiyor...
Hoş, bu kaymalar görüş değişikliğinden mi yoksa hesap değişikliğinden mi bilmediğimden, yarın bir gün bu "transfercilerin" bambaşka görüşte partilere geçebileceklerini de cebimde saklı tutuyorum.
Mesela geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Ak Parti'nin 8. Olağan Kongresi'nde, İYİ Parti ve Gelecek Partisi'nden istifa ederek partiye katılan 9 isimden 7'si MKYK'ya girdi.
İYİ Partiden istifa eden Ünal Karaman ve Mehmet Salim Ensarioğlu ile Gelecek Partisinden istifa eden Serap Yazıcı Özbudun Ak Parti'ye katıldı. (360'a kaç kaldı?)
Yatay Geçiş mi, Dikey Geçiş mi?
Bu milletvekilleri "Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız" sloganından fırladıklarından yatay geçiş yapmış sayılırlar.
Bir de dikey geçiş yapanlar var ki Allah selamet.
İster "Muhalifim diyerek oy alıp kapağı iktidara atmak oluyor mu?" diye sorun, ister "Sana güvenilerek verilen oylarla başka sandalyelere oturmak içine siniyor mu?" diye. Meclis o kadar uzak ki ses gitmiiirr...
Olması gereken; seçildiğin parti içine sinmiyorsa ya bağımsız kalır ya da istifa eder, içine sinen partiden tekrar aday olursun. Seçilirsen ne ala. Seçilmezsen, vuslat başka bahara...
O Sayılmaz
Ekrem İmamoğlu'nun olan diploması sorgulanırken "geçiş" hikâyesinden yola çıkılıyor da, milletvekillerinin alkışlar eşliğinde partiden partiye hoplaya zıplaya yatay-dikey geçişleri ile bir türlü ortaya çıkamayan diplomalar hiç sayılmıyor.
Check Point - Pit Stop
Cumhurbaşkanı Erdoğan 8. Olağan Kongre'de 1547 oyun tamamını alarak yeniden Ak Parti Genel Başkanı seçildi. Tek adaylı "seçim" olur mu hiç demeyin. Oluyor işte. Aslında bu sayede 1547'nin yerinde durup durmadığı kontrol ediliyor. Kısacası kongreler "Check Point" olarak iş görüyor.
Var mı itirazı olan?
Yok tabii ki, ne demek...
Bir yandan da kongrede partiye hızlıca bir bakım, yeni elemanların eskileriyle değişimi yapılıyor ve direksiyonda yine aynı sürücü ile Pit'ten hızlıca çıkılıyor...
Bugüne kadar aynı sürücü ile 23 turda 8 Pit Stop yapıldı.
Her ne kadar aracın elemanları her seferinde değişse de sürücü aynı olduğu sürece gidişat hep aynı. Pist 23 senedir yıpranmış, izleyici azalmış, kimin umurunda...
O hâlâ kendisini geçebilecek olanları türlü çeşit hile ile pist dışına atmak, başkalarının Pit Stop'larını karıştırmak ve taraftarı birbirine düşürmekle meşgul...
Yazıya başladığımız yere dönelim ve yazıyı Küçük Prens'ten birkaç cümle ile sonlandıralım:
"Kimse bulunduğu yerde mutlu değildir." (Mutlu değillermiş.)
"Ölene kadar sorumlusun, gönül bağı kurduğun her şeyden." (Gönül bağı kurmamışlar, o yüzden sorumluluk duymuyorlar.)
"Sana ait olanı bu kadar önemli yapan, onun için harcadığın zamandır." (Önemsememişler çünkü zaman harcamamışlar. Zaman harcamamışlar çünkü önemsememişler.)
* Çıkıp gidenlere bakarak mükemmelliğe az kaldı diyebilir miyiz o zaman? Göreceğiz...
Böyle böyle yazıp, konuşup, anlatıp duruyoruz da, duyan kim?
Bakın bu soruyu da Küçük Prens kendi dilinde cevaplıyor:
"Ancak kendini beğenmiş adam onu duymamıştı bile. Çünkü kendini beğenmiş insanlar sadece övgüleri duyarlar."
O zaman alkış!
24 Şubat 2025 / C.E.Y.
Şeçmenler takım tutar gibi particilik yaparken, partilerin içindekilerin sadece çıkar için oradan oraya zıplamaları ne acı. Ben şaşırmıyorum artık İyi Partinin önceki başkanı kabineye girerse ona bile şaşırmayacağız, o kadar dengesiz bir siyasi hayat yaşanıyor.
YanıtlaSilMaalesef. 😒
Sil