17 Temmuz 2017 Pazartesi

Cazdan öte, cazdan ziyade

Uluslararası Bursa Festivali yapılır da festivalde Bursa'nın uluslararası boyutlara ulaşmış bir sanatçısı yer almaz mı hiç?
Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Durmaz da böyle düşünmüş olmalı ki, festivale Bursa'nın yetiştirdiği, (merhum) Dr. Parkan Sanlıkol ve (kendisine uzun ömürler dilediğimiz) Fethiye Sanlıkol'un 25 yıldır ABD'de yaşayan ve müzik üzerine çalışmalar yapan akademisyen oğulları Mehmet Ali Sanlıkol'u davet etmiş.

"Dreams and Prayers" albümü ile Grammy ödüllerinde finale kalmış olan besteci ve akademisyen Sanlıkol da yanına "What's Next Featuring?" topluluğunu ve Japonya kökenli ABD'li caz akademisyeni ve caz trompet sanatçısı Tiger Okoshi'yi almış gelmiş memlekete.
Ki Sanlıkol'un festivale ilk katılışı değil bu. 1996'da da "Mehmet Ali Sanlıkol and Berklee Band" ile katılmış festivale.

Gelelim konsere:
16 Temmuz gecesi Bursa Açıkhava Tiyatrosu'nda son çalışmaları "Resolution"dan seçkiler sunan bu ekip, kendilerini izleyenleri adeta mest etti doğrusu. 
Sahnede eline bir enstrümanı alıp diğerini bırakan Multi Enstrümantalist Sanlıkol'u görünce, 'Mehmet Ali'nin çalmadığı bir enstrüman var mı acaba?' diye sordum bir ara sevgili Sezan Kaya'ya, "Maşaallah" dedi sadece. Sessiz ve mini fikir teatimizde Sanlıkol'un sesinde ve müziğinde duyduğum ilahi lezzetten bahsedince, babasının vefatının ardından yapılan duada, mevlidi oğul Sanlıkol'un okuduğunu da söyledi Sezan Hanım.
"Ne muhteşem bir veda" dedim kendi kendime...

Mikrofon başındaki ses o kadar yükseklerden geliyordu ki, insanın içine işliyor ve insanı geldiği yükseklere davet ediyordu. 
Türk müziği tınılarının caz ile buluşmasında Türk müziğinin detaylarını yakalayabilen, klavyesi olmayan ve dümdüz bir yüzeye sahip olan enstrüman olan "Continue Fingerboard"ı da çalan Sanlıkol, bir yandan da bu enstrümanı tanıtarak ses ile müziğin en yakın biçimde nasıl örtüştüğünü gösterdi.
Piyanodan cümbüşe, neyden zurnaya, klavyeden vokale uzanan yolculukta kendisine trompette Tiger Okoshi ve Sam Dechenne, klarnet ve alto saksafonda Mark Zaleski, soprano ve tenor saksafonda Aaron Henrytrombonda Bulut Gülen, bas klarnet ve bariton saksafonda Melanie Howell Brooks, elektrik basta Alper Yılmaz, perdeli ve perdesiz gitarda Cenk Erdoğan, piyano ve klavyeli çalgılarda Adem Gülşen, bateride Bertram Lehmann, kudüm, darbuka ve vurmalı çalgılarda da George Lernis eşlik etti.

Sanlıkol zurnasını üflerken Osmanlı Yeniçeri Askeri Bandosu Mehteran'ın o eşsiz coşturucu müziğine ve Osmanlı'nın 600 yıllık tarihine gittik. O tarihin içinde Mehteren'la sefere çıkan dedelerimiz vardı; ki bazıları savaşta toprağa düşüp şehit, bazıları da gazi olan. Genetik kodlarımızdaki tarih ile kanımız kaynadı elbet.
Öyle ki; kılıç kuşanıp yeni bir sefere çıkasımız geldi.
Tasavvuf, Klasik Türk Müziği, Caz ve Mehter iç içe geçmiş, notalar ahenk içinde dans ediyordu. Zaman zaman cazın doğaçlaması ile alıp başını gidiveren sololara hayran kalmamak ne mümkündü...
Hele de New Orleans Çiftetellisi'nde omuzlar kıpırdanmaya, eller tempo tutmaya başlayıverdi.
Türk olur da 9/8'e, 7/8'e duyarsız kalır mı hiç?
****
Bu yazıyı yazmak için klavyemin başına oturup Mehmet Ali Sanlıkol'un çalışmalarına internetten göz atarken, Cazkolik.com isimli internet sitesinde kendisi için yazılan "Aranan Türk Cazı bulundu mu?" başlıklı yazıyı okudum. 14 Temmuz'da yayınlanan yazıda, 24. İstanbul Caz Festivali kapsamında Zorlu PSM Drama Sahnesi'nde performans sergileyen Mehmet Ali Sanlıkol ve What's Next projesi ile Resolution albümü hakkında detaylı ve usta yorumlar vardı. 

Yurt dışında yayınlanmış pek çok makale ve pek çok video da vardı internette.
Yazılanlara bakınca, hem Türk, hem Bursalı, hem de Sanlıkol ailesini tanıyor olmaktan gurur duydum kendimce.
"Şu Yalan Dünyadan bir Parkan Sanlıkol geçti" demiştim hani bir yazımda, Parkan Amca geçerken ardında Mehmet Ali'sini bırakıp da geçmiş dedim bu konserin ardından.

Taklit değil de özgün olan işler hak ettiği yerlere ulaşıyordu işte sonunda.
Ve hedefi olmayan sonsuz bir yolculuktu bu. 
Doğurganlığı da hedefsizliğinden ve sonsuzluğundan geliyordu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder