Dün (6 Ağustos 2016 / Cumartesi) bir arkadaşımla köyüme (Kumyaka) geldik ve deniz kenarındaki çay bahçemizde iki yudum çay içelim dedik. İskolya Cafe mühürlenmiş olarak çıktı karşımıza. "Neden?" dedik, "Sorma," dedi Muhtar Ramiz, "pazar günü 16:00'da yapacağımız basın toplantısına gel, anlatacağım".
Pazar günü için anlaştık. Lakin denize karşı çay içme arzumuz gerçekleşmiş değil. Çıkalım Falez'de birer çay içelim dedik. Onlar da demezler mi "Biz aslında sadece kahvaltı veriyoruz ve saat 15:00'den sonra servis yapmıyoruz, çünkü kurtarmıyor."
“Ama.” dedik “çay, manzara, deniz, köy, hısım akraba?”
“Tamam,” dediler, “yabancı değilsiniz, çay servisi yapalım.” Yanına bir porsiyon da sigara böreği...
Servisin ardından kurumu zora sokmamak için daha fazla kalmadık. Baktık bize Kumyaka'da denize karşı doya doya çay içmek yasak, kalktık gittik Trilye'deki Çamlı Kahve’ye. Orada itiş kakış bir dolu insan içinde ve onca gürültü arasında, tepeden denize bakarak içtik çaylarımızı.
Arkadaşımı Trilye'den yolcu ederek köye döndüm.
Evdeki akşam yemeğinin ardından sahile bir inelim dedik.
Çay bahçesinin sandalyeleri birbirinin üzerine konmuş, öyle sessiz, öyle bir başına, öyle kapıları zincirli duruyordu karşımızda.
Limanda bir tur attıktan sonra köy kahvesine gittik. (eskiden adım atamazdık ya neyse) Orada kendimize esen bir yer arayarak içtik çaylarımızı.
Ki köy kahvesi babamın gençlik döneminden beri var olan bir mekan. Havuzuyla, havuzundaki kırmızı balıklarıyla, başının üzerindeki koca çınar ağacıyla, sırtını yasladığı tarihi binayla adeta bir efsane...
Lakin deniz kıyısında değil...
Pazar günü olup da saat 16:00'yı gösterdiğinde basının karşısına çıktı Muhtar Ramiz. Yine köyümüz çocuklarından, zamanında babasının da muhtar olduğu, Dr. Murat Ünal'ın siyasi kariyerini kullanarak Kumyaka üzerinde yaptırım uygulamak istediğini, bunun için partiyi kullanarak Mudanya Kaymakamına ulaştığını, kaymakamın da Mudanya Belediyesine baskı uyguladığını, olayların zincir şeklinde ilerleyerek İskolya'nın kapatılmasına kadar geldiğini anlattı. Bu arada detay detay bilgiler de veriyordu. (Hepsi çektiğim bu videoda mevcut. İzlemek için tıklayınız:)
(O bunları anlatırken ve öncesinde ben toplantının yapılacağı mekana doğru giderken köye gelen pek çok arabanın İskolya'nın kapalı olduğunu duyması üzerine geri döndüğüne şahit oldum. Bu sorma ve dönüşler toplantı süresince ve sonrasında da devam etti.)
Toplantıyı izlemeye gelen halk kendiliğinden bir imza toplama etkinliği oluşturdu. (Toplanan o imzalar Mudanya Belediyesi'ne iletilecek.)
Dışarıdan gelen konukların isyanı bir yana, esas isyan köyün yerli halkı tarafındaydı.
İskolya'yı kimin işlettiği onları hiç ilgilendirmiyordu. Mesele onların mekansız kalmalarıydı. Hatta adeta nefessiz kalmalarıydı.
Ramiz'in konuşması sırasında çay bahçesinin kendileri için önemini anlattı kadınlar. Akşam yemeğinin ardından evde çay yapmak istemiyoruz dediler. Yıllardır yaptığımız gibi çay bahçesine inip, denize karşı elimize getirilen çayı yudumlamak ve bir yandan da sohbet etmek istiyoruz dediler. Ötesi bizi bağlamaz, bir an önce anlaşın dediler...
Bir yandan da; köy kahvesi de muhtarlığa bağlıydı, şimdi o da mı kapatılmalıydı? Ve elbette ki kadınların çalıştığı kooperatif de...
Olacak iş miydi? Hepsinin yeri ayrıydı...
(Bir zaman Trilye yolu üzerinde bulunan Kumyaka Balık Restoran da böyle bir uygulamaya kurban gitmişti.)
Kumyaka'yı toptan kaldırın da rahat edelim bari dedik şakayla karışık...
Oysa Kumyaka'da yapılacak daha çok iş vardı.
Muhtar da çalışmaya hazırdı.
Kısacası; böyle kapata kapata nereye kadardı?
Kapatılan çay bahçelerinin kişisel ve siyasal konulara kurban edildiğini söyleyen Kumyaka halkı ve köy muhtarı Ramiz Batmaz, seslerini duyurmak ve çay bahçelerini geri almak için haklı mücadelelerine devam ediyor.
Bize de onların sesini duyurmak kalıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder