Aynı yol üzerinde gidip gelenler bu özelliklere vakıftır ve bildikleri yolda şaşmadan gider gelirler.
Yolun yabancısı olduğu halde temkinli gitmeyenlerin ise ilginç durumlarla karşılaşmaları an meselesidir.
Şeridinizde giderken hiçbir uyarı olmaksızın aniden şeridiniz bitebilir mesela.
Bknz: BUSKİ-Özdilek arası çevre yolu.
Bu yolun hem gidiş yönünde ve hem de geliş yönünde şerit bitmesiyle burun buruna kalıp, kendinizi ne tarafa atacağınızı şaşırabilirsiniz.
Özdilek’ten BUSKİ istikametine giderken ilk şerit bitmesi hemen yola girişte yaşanır. Yola dahil olduğunuz sağ şeritte seyrederken şerit çizgisi yön değiştirmeyip yol kenarı çizgisiyle kesişip biter. Şerit çizgisine güvenip de giderseniz kendinizi bu bitişte görebilirsiniz.
Can havliyle kendinizi sola atarsınız.
Yine aynı istikamette Soğanlı’dan gelenler yola kendi şeritlerinden girerler, aynı şey onların da başına gelir ve onları ana yola kavuşturan şerit az evvel anlattığım mantıkla birdenbire yokolur. Sürücüler şeridin bittiğini fark ettikleri anda kendilerini sağa atmak durumunda kalırlar. Sağ taraf doluysa ne yaparlar diye düşünmek istemiyorum…
Aynı durum diğer istikamette de mevcut.
Bu yüzden ben o yola şeridi biten yol derim. Trafiğe yeni çıkan eşe-dosta da bu yolun inceliklerini ince ince anlatırım.
Şehir içinde yerlerini bildiğimiz hız kesme tümseklerinde dikkatliyizdir. Gerçi bazen gaflete düşer, arabanın burnunun yükselmesi ve inişe geçtiği andaki ÇAAT sesiyle de düştüğümüz gafletten kendimize hızla geliriz. (Bunun için yüksek hızda gitmeye gerek yoktur. Tümsek o kadar yüksektir ki oradan ancak duraklayarak geçmeniz gerekir)
Dalgın ve yolun yabancısı sürücüler için kasislerin parlak renklerle renklendirilmesi gerekir demek ki.
Ani sürprizlerle karşılaşmamak adına şehir içinde sakin gitmek elzemdir fakat bazı engeller bu sakinlik için bile ziyadesiyle fazladır.
Ha unutmadan, bir de son dönemlerin modası olan kavuniçi plastik direklerden söz edelim.
Kavşaklarda girilecek ya da çıkılacak yolların ortasına konularak şerit ihlâlini önlemek isteyen bu direkler sayesinde insan kendisini bilgisayarda oynanan bir yol oyununun içinde hissediyor.
Aman kaldırıma çıkma, aman direğe değme, aman game over olma..!
Boş buldukları her köşeye itinayla yerleştirdiklerine göre galiba ellerinde ziyadesiyle kavuniçi var.
Bu kavuniçiler kaldırıma araç park edilmemesi için de bolca kullanılıyorlar.
Kaldırıma ya da kenarına araç park edilmesi yolu hem yayalar, hem de araçlar için daralttığından dolayı yasaktır değil mi? Peki ya kaldırımdan bir metre açığa, yol üzerine çakılan kavuniçilerin yaptığı nedir?
O kavuniçiler yola değil de kaldırımın dış sathına konulmuş olsa kaldırıma hiçbir araç park edemeyecektir. Böylece araçlar yolu, yayalar da kaldırımı rahatlıkla kullanabileceklerdir.
Ben’ce; yaya yayalığını, sürücü de sürücülüğünü, kısacası insan insanlığını bilse bu engellere hiç gerek kalmaz.
Ve yine bence medeniyet; sokakları marka araçlarla dolu bir ülke olmaktan ziyade o araçların nasıl kullanıldığı ile alâkalı bir olgu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder