23 Eylül 2011 Cuma

Bu 'Yalancı bir Sonbahar' olmasın...

Bir sihirli değnek mi dokundu bize yoksa özümüze mi döndük anlamadım.
Bu ne izzet, bu ne ikram, bu ne debdebe...
Bizim nesil alışık değil bu pohpohlanmalara, bu çıkışlara, bu babalanmalara.
"Daha da Davos'a gelmem!" çıkışıyla start alan bir koşu başladı sanki.
Bir cilalama, bir pompalama, bir methiye ve iltifat sağanağı altındayız ki sormayın.
Birdenbire oluşan bu hava insanın aklına bir dolu soru işareti de getirmiyor değil hani.
Bu bizim gerçek gücümüzse eyvallah.
Yok değilse; bütün bunlar neyin bedeli olarak sunulmakta paranoyasına kapılmamak da mümkün değil
Belki biz kendimize güvenimizi kaybettiğimizden bu yaşananlara inanamıyoruz, belki de tam tersi; gerçekleri tüm çıplaklığıyla görebildiğimizden.
****
Durumumuz size de bir garip gelmiyor mu?
Bir yandan yurt dışında fırtına olup esiyoruz, bir yandan içerideki kıyımı durduramıyoruz.
Bir yandan gaza basılıyor, bir yandan frene. Balatalar aşındı aşınacak.
Gaza basanlarla frene basanlar için arabanın pek kıymeti yok tabii ki. Nasılsa araba kendilerinin değil...
Bir yandan savaş çığlıkları atıyoruz, bir yandan da savaşırız dediğimiz ülkelerle anlaşmalara imza atıyoruz.
Öte yandan da planlı bir şekilde Atatürk'ün dış politikadaki kararlı ve karakterli tutumlarının benzerleri oluşturularak sanki yeni bir "güçlü devlet adamı" imajı yaratılmaya çalışılıyor.
Eskisinin silinip unutturulmaya ve yerine yenisinin getirilmeye çalışıldığı uygulamalar sanki hep bunlar.
Yeninin kendini kabul ettirebilmesi için eskiyi silmeye ihtiyacı var demek ki.
Üstelik bu yeni devre girildiğinden beri eski rutin söylemler de unutuldu.
Ne türban lâfı ediliyor artık, ne özgürlük.
Onlar bir önceki etapların gündemleriydi demek ki.
Şimdi başka kulvarlarda, başka koşulardayız.
Bu koşuda varılacak hedef neresi ve biz nereye koşuyoruz?
Kendi gerçek gücümüzle mi koşuyoruz yoksa dopinglerle mi koşuyoruz?
Dopingliysek ve bu dopingin devamlılığı sağlanmazsa, takatimiz kesilip de bu çılgın koşunun orta yerinde kalakalıverirsek o zaman ne olacak?
****
Ben'ce; gücünü kendi ülkesinden ve kendi milletinden alabilmektedir gerçek güç.
Malum; dökme suyla değirmen dönmez.
Dönse de, uzun sürmez...


Struma 2011 / 17 Mayıs 2011
Daha kaç çocuk? / 19 Temmuz 2011
Yolculuk nereye? / 17 Ağustos 2011

Geçmiş zaman olur ki / 24 Kasım 2011

Biz uyuduk, sen öldün… / 21 Haziran 2012
Kör nokta...  / 3 Eylül 2012
Dümdüz de etseniz... / 20 Kasım 2012
AK(i)llerimi seveyim!! / 3 Nisan 2013
Savaş şehre indi! / 9 Ekim 2014
Ateş ki ne Ateş! / 20 Temmuz 2015
Salça değil, kan kan... / 5 Ağustos 2015
Kuşatma Günleri 2015 / 19 Ağustos 2015
Hıııı, taaaaam o zaman! / 25 Ağustos 2015
'Yok' yazmayın gidenleri / 17 Aralık 2015
Hodri Meydan / 4 Ocak 2016
Bağrışan Türkiye / 21 Ocak 2016
"Temas muhakkak" yazıyor / 18 Şubat 2016
Üç deyince atlıyoruz / 22 Temmuz 2016
Kim var orada? / 5 Kasım 2016
Bu sefer de sıyırdık! / 11 Aralık 2016
Yöneticimiz uyuyor mu? / 11 Aralık 2016
Pamuk ipliği / 1 Ocak 2017
Duyuyor musun Eren? / 12 Ağustos 2017
Ya gemi azıya alırsa at! / 25 Aralık 2017
Hepsi Geçecek / 12 Aralık 2018
İstila! / 5 Mayıs 2022
Çok mu zor? / 16 Kasım 2022
Adam Başardı! / 1 Haziran 2023
Komşu Komşu Huuu! / 27 Haziran 2024






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder