30 Temmuz 2013 Salı
Gammazlara müjde!
28 Temmuz 2013 Pazar
Ramazanda bir gece de böyle geçti…
İftar sofrasında buluşmanın hazzıyla iftar sofralarının israfı kafamızı karıştırır.
Hem biraraya toplanmaktan memnun olur, hem de Tokları ağırlayacağınıza…. girizgahıyla başlayan cümleler kurarız.
Şirketlerin, derneklerin ve kurumların toplu iftarlarında da durum farklı değil.
Onlarca, hâttâ yüzlerce kişi biraz formal, biraz unformal olarak oturuyor sofraya.
O kadar kişiye yemek hazırlayan mutfak ekibine ve o kadar kişiye hizmet veren servis ekibine hayranlık duyarken, bir yandan da iftar programlarına evsahipliği yapan mekanların bayramı erken ettiğini düşünüyor insan.
Esnaf da bugünleri bekliyor malum…
Bu arada;
Bütün kavgalar yemek için çıksa da sofrada hep barış vardır.
Düğünde de sofrada buluşulur, ölümde de…
Sofra kültürü vazgeçilmezdir…
Bursa Ticaret Borsası’nın Hayat Lokantası’nda verdiği iftar da bunlardan biriydi.
bursakent.com ailesi olarak gittiğimiz BTB’nin iftar davetinde Başkan Özer Matlı’nın hoşgeldiniz tokalaşmaları esnasında sıra bana geldiğinde Matlı’nın şaşkınlığı görülmeye değerdi.
“Canan Abla sen?”
Kısaca bursakent.com‘dan bahsedip, “BTB haberlerinde hem hemşehriliğimizi, hem de eski dostluğumuzu pozitif ayrımcılık olarak kullanacağım” diyorum.
O da bana “bize özel haberler” geçeceğini söylüyor.
Karşılıklı atışmalarımızda kahkahalar havada uçuşuyor.
Bu arada fotoğrafımızı çeken Eşref Uzundere de gülüyor olsa gerek ki, fotoğrafımız biraz titrek çıkıyor.
Bize ayrılan masaya oturduğumuzda, ilkokulda bir sırada 3 kişi oturmak zorunda kalan çocuklar misali bir görüntü veriyoruz.
Mekan büyük lâkin misafir çok…
Daha sonra gelen davetliler ve protokol ile masalar doluyor, iftar ediliyor. Ardından konuşmalar yapılıyor.
Kısacası; iş, siyaset ve devlet protokolu BTB iftarında buluşuyor…
Konuşmaların ardından ONKODAY’in düzenlediği konsere katılmak üzere mekandan erken ayrılmak durumunda kalıyoruz.
İftarda aynı masayı paylaştığımız gazeteci dostumuz Aysun Karlı önde biz arkada merdivenleri indiğimiz sırada, namazını kılmış ve yukarıya çıkmaya hazırlanan Valimiz Şahabettin Harput ile karşılaşıyoruz.
Aysun Karlı’ya, son yazısını okuduğunu söylüyor ve yazıyla ilgili yorumunu yapıyor.
O arada araya giriyorum ve “Bizi de okuyun ama..” diyerek biraz şımarıklık ediyorum.
Ne de olsa kıskançlık kadınlığın özünde var.
Valimiz benim bu masum isteğime karşılık son derece zarif bir davranışla “Biz sizi seviyoruz”diyor.
Eee, daha ne desin….
****
Yaşanan bu hoş anların ardından mekandan ayrılıp konsere yetişiyoruz.
Bu gece Karacabeyliler ve eski dostlarla birlikte olma gecesi…
O dostlardan biri olan ONKODAY gönüllüsü ve üyesi Nesrin Tunaboylu yerimizi hazırlamış.
Kendisi ile Karacabey’e uzanan mazimiz bizi bu hayırlı noktada buluşturdu.
Hem sohbet edip bir nebze de olsa özlem giderdik, hem de konseri izledik.
Kendisinden öğrendiğim kadarıyla tedavi için Bursa’ya uzaklardan gelen ve kalacak kimsesi olmayan kanser hastalarının kalabilmeleri için hasta konukevleri yapmış ONKODAY.
Ve farklı organizasyonlar ile seslerini duyurup bu projeyi daha da genişletmeye çalışıyorlarmış.
Bu arada karşılarına Bursa Vali Yardımcısı Özcan’ın kendisi de kanser hastası olan eşi Nükhet Özcan çıkmış.
Nükhet Özcan’ın ONKODAY ile buluşmasını sağlayan kişi ise Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey olmuş.
Nükhet Özcan “Gerçekten farkında mısınız?” projesi ile Başkan Bozbey’e gittiğinde, Başkan ONKODAY adresini işaret etmiş.
Onur Akın’ın son albümünde düet yaptığı sanatçılar ve Anadolu Ateşi Grubu hepbirlikte bu projeye destek vermişler.
Ve sonrasında da o an içinde bulunduğumuz Açıkhava Tiyatrosu’ndaki Gerçekten Farkında Mısınız? konseri düzenlenmiş..
İlerleyen günlerde bu projenin dokuz kentte daha hayat bulacağını öğreniyoruz.
Konserin bitiminde, bir gün ONKO-DAY HASTA KONUK EVİ VE REHABİLİTASYON MERKEZİ ni ziyaret etmek için sözleşiyoruz..
****
Kanser hastalığının grip kadar yaygın olduğu bu yıllarda her an hepimiz potansiyel kanser hastasıyız değil mi?
Kara kaplısını açmış ve sözlüye çağırmak için defterine göz gezdiren öğretmenin kimin adını ünleyeceğini heyecan ve korkuyla bekliyoruz.
Her gün başka birimiz çağrılıyor.
Bazen de biz….
Üstelik bu sözlü, dersini çalışana da çalışmayana da epey zor gelen bir sözlü…
Yine de her sınavda olduğu gibi çalışanın geçmesi sanki biraz daha kolay…
Dış etkenler ve kaçamayacağımız elektromanyetik ortamlar bir yana, öncelikle sigara içmemişsen, yediğine içtiğine, kilona uykuna dikkat etmişsen, her gördüğüne, her duyduğuna, her okuduğuna haddinden fazla üzülmemişsen, taşıyabileceğinden fazla yük yüklenmemişsen, içinde öfke değil, sevgi büyütmüşsen kanser olma riskin sanki biraz daha aşağılarda.
Yok herşeye rağmen yine de olduysan, atlatma ihtimalin sanki biraz daha yukarılarda.
Küçücük çocukların dahi kanser olduğunu görünce “Bu çocuk ne yaptı da, ya da ne yapmadı da kanser oldu?” diyerek isyan ediyor insan. Bir yanda serkeş bir hayat yaşayıp da kanser olmayanları da görüyor.
Anlaşıldığı üzre bazen illa ki bir sebep olması da gerekmiyor.
Lâkin istisnalar kaideyi bozmuyor.
Gün geliyor bana birşey olmazcılar da sapır sapır dökülüyor…
Hayata zararlı herşey “riski” arttırıyor.
Araba kullanan herkesin kaza yapmadığı lâkin “hız”ın kaza yapma riskini arttırırdığını düşünün.
90’a kadar kontrol sizdedir, ondan sonrası Allah Emanet…!
O sebeple;
Önce kontrol, sonra emanet!
27 Temmuz 2013 Cumartesi
ONKODAY konseri ile hem destek, hem moral
ONKODAY, tüm Bursalılar’ın dikkatini kansere çekmek için 26 Temmuz akşamı Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda bir konser düzenledi.
Nilüfer Belediyesi, Bursa Vali Muavini Mehmet Özcan ve eşi Nükhet Özcan ve sponsorların destekleriyle gerçekleşen konserde Bursalılar keyifli bir gece geçirdi.
Altınşehir’de yapılan hasta konuk evi ve rehabilitasyon merkezine destek verme amacını güden “Gerçekten Farkında mısınız?” konserinin sunuculuğunu Atilla Saral ve Yeşim Salkım üstlendi. Gecede ilk olarak sahne alan Grup Gündoğarken şarkılarını Doğa Koleji çocukları ile birlikte seslendirdi.
Kanserle bir geçmişi olan Seher Çarkın’ın okuduğu şiirin ardından, Anadolu Ateşi’nin ateşli danslarıyla devam eden gece, Onur Akın’ın sahneye çıkarak Yonca Lodi, ve Öykü Gürman ile yaptığı düetler ve solo söylediği şarkılar ile izleyiciyi mest etti.
Aynı zamanda bir keman sanatçısı olan Nükhet Özcan’ın şiir ile eşlik ettiği Bekle Bizi İstanbul şarkısının ardından izleyicinin sabırsızlıkla beklediği, klasikler arasında yerini alan Seviyorum Seni şarkısı hep bir ağızdan söylendi.
Geceye katılan sanatçılara birer hatıra plaketi takdim edildi.
Gecenin sonunda bir konuşma yapan ONKODAY Başkanı Füsun Önen, başta Çelikpalas olmak üzere kendilerine destek veren tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür etti.
Yeşim Salkım ve Nükhet Özcan tarafından sigaranın kanserle olan ilişkisine dikkat çekilerek sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşama konusunda kısa bilgiler verildi.
Proje koordinatörü ve kanser hastası Nükhet Özcan, proje kapsamında 9 ilde daha konser düzenlemeyi planladıklarını söyledi.
Sahne alan diğer sanatçılar gibi Onur Akın da sevginin gücünün önemine değindi ve izleyenlere aşk dolu şarkılar söyledi.
25 Temmuz 2013 Perşembe
Göbek değil, bebek bebek!
Hamile bir kadının yapması ve
yapmaması gerekenler müspet bilim çerçevesinde anne adaylarına ve eşlerine
anlatılıyor, öğretiliyor.
Beslenmedeki denge ve kaliteye dikkat çekiliyor.
En çok da stressiz bir ortam ve mümkün mertebe hareket öneriliyor.
Spor yapamıyorlarsa dahi en azından yürüyüş
yapmaları salık veriliyor.
Bütün bu gelişmelerin üzerine birisi devletin
televizyonuna çıkıyor, hamile kadınların hamileliklerinden utanmaları
gerektiğini haykırıyor.
"7-8 aydan sonra beylerinin arabasıyla
çıksınlar, beyleri gezdirsin hava aldırsın, etrafta görünmesinler ayıptır
ayıp!" diyor…
Regl dönemi ihtiyacı olan pedlerin reklamlarda
dönmesini kınıyor.
Bunlardan artık kimsenin rahatsız olmadığının
farkına varmıyor...
Sunucu da 'Allah razı olsun' diyerek bu
muhabbete tüy dikiyor!
Üstelik bunları konuşan kişi tasavvuf düşünürü
ve avukat bir kişi, Ömer Tuğrul İnançer imiş.
Hem ruhanî hem de hukukî yani.
Kadının hamilelikteki ruh halini de anlaması
lâzım, sokağa çıkma hakkını da, gerekliliğini de, değil mi?
De, nerde!
Hem üç çocuk yapın, hem de piyasada dolanmayın,
kısacası gözümüze batmayın.
Çocukları yaparken de mümkünse eşinizle
pek samimi olmayın!
İsterseniz amip gibi bölünerek çoğalalım ha!…
Ne dersiniz?
****
Şimdi yeni şeyler söylemek zamanıdır artık.
Bırakın eskinin mız mız söylemlerini.
Kadından, hele de hamile kadından korkmayın,
utanmayın.
Anne adayının içinde bir yaratık değil,
neslin devamını sağlayacak olan mini minnacık bir bebek taşıdığını
unutmayın.
Tırnağından kirpiğine her şeyi tastamam doğan
her bebekle birlikte yaradılışın mükemmelliğine bir kez daha, bir kez daha
hayran olun...
İnsanları kazan altlarına saklamayın, kapı
arkalarına sıkıştırmayın, kumaş parçalarına dolamayın.
Ayıp-günah diye diye engelleyerek doğal haliyle yaşatmadığınız her şeyin o
kazan altlarında, o kapı aralıklarında, o örtü parçaları arasında en
anormalinden yaşandığını unutmayın…
Bu arada;
Kınayacaksanız tecavüzleri ve erken evlilikleri
kınayın.
Utanacaksanız kadına uygulanan şiddetin
yaygınlığından utanın.
Üstelik utanmak ve kınamakla kalmayın;
insanların eğitilmesini sağlayın...
Öncelikle 'suç'un ve 'suçlu'nun
oluşmasına fırsat bırakmayın...
25 Temmuz 2013 / C.E.Y.
24 Temmuz 2013 Çarşamba
Esnafı tükettirmem dersin de, sıra sıra AVM’ler ne iş?
Biber gazında damping mi var?
Yeşile düşman Griler...
İnternet Çocukları 'TIK'ladı
Hain bilanço herkese ayrı yazdı...
Merhamet bayrakçıya nasıl sahip çıktıysa...
Sıktınız artık, yeter!
Ama onlar öldü...
Bayrakçı'nın karısı kadar sağlam durmak...
Esnafı tükettirmem dersin de, sıra sıra AVM’ler ne iş?
Gammazlara müjde!
Dünyanın renklerine dokunmayın...
20 Temmuz 2013 Cumartesi
Bayrakçı'nın karısı kadar sağlam durmak...
Biber gazında damping mi var?
Yeşile düşman Griler...
İnternet Çocukları 'TIK'ladı
Hain bilanço herkese ayrı yazdı...
Merhamet bayrakçıya nasıl sahip çıktıysa...
Sıktınız artık, yeter!
Ama onlar öldü...
Bayrakçı'nın karısı kadar sağlam durmak...
Esnafı tükettirmem dersin de, sıra sıra AVM’ler ne iş?
Gammazlara müjde!
Dünyanın renklerine dokunmayın...
14 Temmuz 2013 Pazar
Geleceğe imza atan adam...
ÇEK Gönüllüsü olarak yazdığım yazılar:
Geleceğe imza atan adam... / 14 Temmuz 2013
Zafer Akıncı bu kez ÇEK'in konuğuydu / 20 Ağustos 2013
Çağdaş çocukların çağdaş yuvası / 29 Eylül 2013
Sabahattin Ali'nin yalnızlığı ilk değil / 13 Aralık 2013
ÇEK, Feyzioğlu, eğitim, ülke, gelecek ve dahası / 8 Şubat 2014
Çiçek gibi kızlara 5 yıldızlı yurt / 29 Ekim 2014
91. Yılında Öğretim Birliği Yasası ve ÇEK ödülleri / 5 Mart 2015
İmece’nin adı ÇEK olmuş / 28 Temmuz 2015
İlmek ilmek dokuyup, zincir zincir büyüteceğiz / 1 Aralık 2015
'ÇEK'e destek yurtseverlik görevidir / 15 Aralık 2015
Atatürk Bizim Bütünümüzdür / 4 Mart 2018
Orada Duruverdi Zaman / 6 Mart 2019
'Çağdaş Eğitim'e Gönül Verenler / 7 Mart 2020
ÇEK Çıldırmış Olmalı! / 11 Ekim 2020
ÇEK Durmuyor, Koşuyor! / 5 Mart 2022