Hamile bir kadının yapması ve
yapmaması gerekenler müspet bilim çerçevesinde anne adaylarına ve eşlerine
anlatılıyor, öğretiliyor.
Beslenmedeki denge ve kaliteye dikkat çekiliyor.
En çok da stressiz bir ortam ve mümkün mertebe hareket öneriliyor.
Spor yapamıyorlarsa dahi en azından yürüyüş
yapmaları salık veriliyor.
Bütün bu gelişmelerin üzerine birisi devletin
televizyonuna çıkıyor, hamile kadınların hamileliklerinden utanmaları
gerektiğini haykırıyor.
"7-8 aydan sonra beylerinin arabasıyla
çıksınlar, beyleri gezdirsin hava aldırsın, etrafta görünmesinler ayıptır
ayıp!" diyor…
Regl dönemi ihtiyacı olan pedlerin reklamlarda
dönmesini kınıyor.
Bunlardan artık kimsenin rahatsız olmadığının
farkına varmıyor...
Sunucu da 'Allah razı olsun' diyerek bu
muhabbete tüy dikiyor!
Üstelik bunları konuşan kişi tasavvuf düşünürü
ve avukat bir kişi, Ömer Tuğrul İnançer imiş.
Hem ruhanî hem de hukukî yani.
Kadının hamilelikteki ruh halini de anlaması
lâzım, sokağa çıkma hakkını da, gerekliliğini de, değil mi?
De, nerde!
Hem üç çocuk yapın, hem de piyasada dolanmayın,
kısacası gözümüze batmayın.
Çocukları yaparken de mümkünse eşinizle
pek samimi olmayın!
İsterseniz amip gibi bölünerek çoğalalım ha!…
Ne dersiniz?
****
Şimdi yeni şeyler söylemek zamanıdır artık.
Bırakın eskinin mız mız söylemlerini.
Kadından, hele de hamile kadından korkmayın,
utanmayın.
Anne adayının içinde bir yaratık değil,
neslin devamını sağlayacak olan mini minnacık bir bebek taşıdığını
unutmayın.
Tırnağından kirpiğine her şeyi tastamam doğan
her bebekle birlikte yaradılışın mükemmelliğine bir kez daha, bir kez daha
hayran olun...
İnsanları kazan altlarına saklamayın, kapı
arkalarına sıkıştırmayın, kumaş parçalarına dolamayın.
Ayıp-günah diye diye engelleyerek doğal haliyle yaşatmadığınız her şeyin o
kazan altlarında, o kapı aralıklarında, o örtü parçaları arasında en
anormalinden yaşandığını unutmayın…
Bu arada;
Kınayacaksanız tecavüzleri ve erken evlilikleri
kınayın.
Utanacaksanız kadına uygulanan şiddetin
yaygınlığından utanın.
Üstelik utanmak ve kınamakla kalmayın;
insanların eğitilmesini sağlayın...
Öncelikle 'suç'un ve 'suçlu'nun
oluşmasına fırsat bırakmayın...
25 Temmuz 2013 / C.E.Y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder