3 Şubat 2025 Pazartesi

Gemiler Dolusu Karanfilya

Tüm canlılar hayatlarını göçerek sürdürür. İnsan da öyle...
Kıtlıktan, işsizlikten, husumetten, deprem sel gibi doğal afetlerden, iklimden, savaştan, şehrin kalabalığından ya da bambaşka bir nedenden kaçarak göç eder. Bazen hayatını değiştirmek ister, niyetine girer ve gider. Bazen de göçmeye mecbur kalır. 
Mübadele ise hiç niyet yokken, her şey yerli yerindeyken gerçekleşir. Bir çeşit değiş tokuş, yani trampa olan Mübadele'ye biz bu yüzden Zorunlu Göç deriz. 
Tutup kolundan kapının dışına konmaktan farkı yoktur bu zorunlu göçün. Bohçasında birkaç çaput, sandığında birkaç çanak çömlek ile ayrılır evinden. Çıkarken kilitler kapısını. Anahtarını da sokar koynuna. Dönünce açıp girecektir evine. 
Bilmez ki bu yolun dönüşü yoktur.
Yüzlerce yıldır yaşadığı şehri, ölüleriyle dirileriyle koskoca bir hayatı bırakır ardında. 
Konar göçer yaşarken kolaydır göç. Böyle kök salmışken nasıl olacaktır? 
Kimi aileler kurulamadan kalır, sevdalılar ayrılır. Kimi aileler ise paramparça parçalanır. Kimisi Hakkari'ye, kimisi Samsun'a, kimisi Muğla'ya savrulur.
Türkiye'den giden Rum Ortodokslar da Yunanistan'a dağıtılır. Müslümanlara göre daha variyetli olan Rumlar Nea Mudanya, Nea Foça gibi "Nea" ile başlayan yerleşimler kurarlar Yunanistan'da.

Denizden gelenlerin bazıları sırtlarını denize dönüp oturur yıllarca.
Evine döneceğini düşünenler evlerinin anahtarını saklar.
Ne geldikleri yerlerde isteniyorlardır ne de gittikleri yerlerde.
Mübadil yapılmanın müslim ve gayrı müslim olmak dışında bir ölçüsü yoktur. 
Yunanca bilmeyen Rum Ortodokslar ile Türkçe bilmeyen Müslümanlara zorunlu yer değiştirtilmiştir. 
Fakat takas dengesizdir. Türkiye'den gidenler 1 milyon 200 bin kişi iken, gelenler 500 bindir. Halk gidenlerden boşalan yerlere doluşmuş, gelen 500 bin Müslüman'a yer açmak istemiyordur. Oysa daha 700 bin kişilik boş yer vardır.
Türkiye'den gidenler için durum daha vahimdir. 1 milyon 200 bin kişi, 500 bin kişinin yerine sığışmaya çalışıyordu. 
Ticarî konularda mahir olan Rumların yanlarında biraz parayla gitmeleri lehlerine olmuşken, parasız pulsuz gelenlerin hali haraptır.

Kök Salanlar, Kök Arayanlar
Gidenler de doğdukları toprakları özler yıllarca, gelenler de.
Birinci kuşak göç eder, ikinci kuşak kök salar, üçüncü kuşak kök arar. Torunlar Türkiye ile Yunanistan arasında karşılıklı gidip gelmeye başlar. Köklerinden izler arar, atalarının hayatını ve yaşananları anlamaya çalışır. O günlerden kalan her belge, her eşya değerlidir. Geçmişin kokusu sinmiş ne varsa toplanır, bir araya getirilir. Sadece eşyalarla belgeler değil, kendileri de bir araya gelir. 
Aynı acıları yaşayanlar aynı acılarda buluşur.
Lozan Mübadilleri Vakfı ve Lozan Mübadilleri Dernekleri bu amaçla kurulur.
Karşı tarafta ise kimse böyle bir anma yapmıyor, belki de kimse o günleri hatırlamak istemiyordur.

Mübadele'nin 102. Yılı'nda Bursa
"Mübadele'nin 102. Yılı" anma etkinlikleri Bursa'da, 26 Ocak 2025 günü, Görükle Rıza Ağa Mübadele Kahvesinde gerçekleşen büyük bir buluşma ile başladı.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey
Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen etkinliğe kendisi de Özlüceli bir göçmen çocuğu olan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, mübadil dernek temsilcileri, siyasiler, gazeteciler ve Görükle halkı katıldı. Konuşmaların ardından kısa bir dua ile mübadiller anıldı. Ardından da yemek yenildi.
Bursa Lozan Mübadilleri Derneği Başkanı Ali Korkut
Hazır gitmişken, kahvenin yanı başındaki Mübadele Evi’ni ziyaret ederek müzeye yeni eklenen neler var diye şöyle bir bakındım. 1912 yılına ait bir gazete Yunanistan'dan gelip müzedeki yerini almıştı. Zaman zaman ailelerden gelen eşyalar ve belgeler de 2016 yılında açılan bu müzede, müzenin sessiz sakinleri ile bir arada yaşamaya başlıyor, belki de bizim duymadığımız seslerle eski günleri yad ediyorlardı.

Mübadele Denen Zorunlu Göç
Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması'na ek olarak yapılan sözleşme uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan Krallığı'nın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine tehcir ve zorunlu göçe tabi tutmasına verilen addır. Göçe tabi tutulan kişilere mübadil denir.
Mübadele ile Anadolu'dan Yunanistan'a 1.200.000 Ortodoks Rum; Yunanistan'dan Türkiye'ye 500.000 Müslüman göç etmek zorunda kalır. Batı Trakya Türkleri ile İstanbul Rumları Mübadeleye tabi tutulmaz.

DENİZİN ORTASINDA GEMİLER DOLUSU KARANFİLYA
27 Ocak akşamı Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin Nilüfer Belediyesi ile birlikte düzenlediği "Denizin Ortasında Gemiler Dolusu Kırmızı Karanfilya" adlı müzikli tiyatro, Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde yoğun bir katılım ile sahnelendi.
Etkinlikte, Bursa Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Ana Bilim Dalı Başkanı ve Etnomüzikoloji Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, Prof.Dr. Ersen Varlı ve usta müzisyenlerden oluşan akustik sazlar ekibi ile birlikte birbirinden acılı ama zaman zaman da oynak havaların birçoğunu, Nilüfer Belediyesi Halk Dansları Topluluğu dansları eşliğinde seslendirdi. 
Özlem Doğuş Varlı sadece türkü seslendirmekle kalmadı, sahnede kılıktan kılığa girerek hikâyeler anlattı, hatta ekmek yoğurdu, pita ve kaygana yaptı. 
Ne de olsa yemekler bir kültürün en ayrılmaz parçalarıydı.
Özlem Doğuş Varlı araştırmaları sırasında acılı şarkılarda oynayan insanlar olduğunu görünce önce şaşırdığını, sonra da "Acıyı bal eyleyen" türkülerin insanların yaralarına nasıl merhem olduğunu anladığını anlattı. 
Acı bir yandaysa, heves ve ümit diğer yandaydı.
"Zorunlu Göç"tü bu. Bir bilinmeze çıkılan yolculuktu. Köklerinden sökülerek tanımadıkları topraklara dikilmek isteniyordu. Gittikleri yerin toprağı ekilir mi, suyu içilir mi, yolu geçilir mi, havası yarar mı, insanı kucak açar mı, bilinmiyordu. 
Bir tarihe tanıklık etmiş emektar Gülcemal vapuru taşıdı onları anavatanlarına. Yolda ölenler denizin koynuna bırakıldı.
Karaya çıkanlar dağıtıldılar dört bir yana... Kimi Ankara'ya, kimi Samsun'a...
Kaldıkları yerlerde zulüm görmesinler diye getirilmişlerdi anavatana, lakin burada da hayatları hiç kolay olmayacaktı...
Çünkü anavatan da; savaşlarla yıpranmış ve küçülmüş Osmanlı'nın ardından verdiği Kurtuluş Savaşı'ndan yeni çıkmış, hem insan hem de devlet kaynakları büyük ölçüde tükenmiş, eğitiminden sağlığına kadar tüm organları bakımsız kalmış bir devletti.
Anavatanda yaşayanlar da gelenler kadar yorgundu. 
Bu yorgun ve zor günleri zaman içinde el ele vererek atlattılar. 

"BİRLİKTE AYRI DÜŞTÜĞÜMÜZ GÜN"
Türkiye ve Yunanistan arasında 30 Ocak 1923'te imzalanan Türk-Yunan Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokolü’nün 102. yılı, “Birlikte Ayrı Düştüğümüz Gün” temasıyla Mudanya Belediyesi ve mübadil dernekleri iş birliğinde düzenlenen etkinliklerle anıldı. (Mübadele 1923 yılında yaşanmış olsa da aslında göçler daha öncesinde başlamıştı.)
30 Ocak 2025 sabahı göç yollarında yaşamını yitirenlerin anısına Mudanya'da denize kırmızı karanfiller bırakıldı. Mudanya Belediyesi Tiyatro Topluluğu tarafından mübadele canlandırıldı mübadiller kayıklarla kıyılara taşındı.

Mudanya'ya Göç Müzesi Sözü
Montania Otel'de devam edecek olan etkinliklerde konukları Girit dantelleri ve dokumalarının yer aldığı sergi karşılıyordu. Konuklara mübadil dernekleri tarafından hazırlanan Girit yemekleri ikram edildi. 

Deniz Dalgıç, Zehranur Biricik ve Giritya Üyeleri

Yemeğin ardından Mudanya Giritliler ve Yanyalılar Kültür ve Dayanışma Derneği Giritya Başkanı Zehranur Biricik tarafından Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç'a, mübadil dernek temsilcilerinin her yıl ataları adına diktikleri çam fidanı hediye edildi. Bunun üzerine Dalgıç, “Fidanı dikeceğimiz yeri biliyoruz. Göç Müzesi’nin bahçesine dikeriz” diyerek, 'Göç Müzesi' sözünü verdi. Günün anısına konuklara anahtar dağıtıldı.
Torunlardan Atalarına
Mudanya Belediyesi ve Diplomasi Araştırmaları Derneği iş birliği ile 102. yıl etkinlikleri kapsamında düzenlenen “2. Mudanya Diplomasi Atölyesi”ne katılan mübadil torunlarının mübadil atalarına yazdıkları mektup okundu. Mektuba Atalarının yaşadıkları zorlukları, yaşanan hatıraların ve göç yolcuğunun en önemli kültürel miras olduğunu, Atalarının verdiği mücadeleyi her zaman hatırlayacaklarını yazan gençler, gelenek ve görenekleri yaşatarak gelecek kuşaklara aktaracaklarının sözünü de verdiler.
Göçün Kültürel Mirası
Daha sonra Mudanya Belediye Başkan Yardımcısı Baran Güneş’in moderatörlüğünde gerçekleşen “Göçün Kültürel Mirası” başlıklı panelde, mübadelenin farklı boyutları konuşuldu.
Hakan Yücel, Kader Özlem, Baran Güneş, Fahriye Emgil
Prof.Dr. Fahriye Emgil, "Türkiye'de Zeytin Üretiminde Rum Mübadillerin Katkısı"; Doç. Dr. Hakan Yücel, "İstanbul'da Rum Olmak, Atina'da Rum Kalmak"; Doç. Dr. Kader Özlem, "20. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Balkanlardaki Mübadelelerin Analizi"; Prof.Dr. Özlem Doğuş Varlı, "Acıyı Bal Eyleyen Mübadil Kimliğine Gastroetnomüzikolojik Bakış: Mübadil Davulu ve Keşkek"; Nikos Andrikos, "Yunanistan'daki Müzik Kültürüne Rum Mübadillerin Katkısı"; Zehra Denizaslan, "Kumbahçe Sofraları Girit Üstü Bodrum Yemek Kültürü" üzerine birer sunum yaptı. 
Özlem Doğuş Varlı, Nikos Andrikos, Baran Güneş, Zehra Denizaslan
Geldikleri yerlerde tütün ile uğraşan mübadiller önceleri, kendilerine verilen zeytinliklerdeki ağaçları kesip yakmışlardı. Sonradan zeytinciliği öğrenmişlerdi. İnsanlarla birlikte müzikler ve yemekler de göç etmişti. İnsanlar geldikleri yerin izlerini gittikleri yere taşıyordu. Gittikleri her yeri geldikleri yere benzetiyorlardı. Her yerde ritim ve tempo vardı. Keşkek döverken de, askere giderken de, savaşta da, barışta da, düğünde de dernekte de davullar hep çalıyordu. Hamurlar yoğruldukça lezzetleniyor, acılar da müzikle yoğruldukça hafifliyordu.
Göçün Kültürel Mirası'ndan kesitler dinlediğimiz sunumların ardından Ersen Varlı eşliğinde Özlem Doğuş Varlı ve Nikos Andrikos "Mübadil Türküleri"nden oluşan mini bir konser verdi.
Günün sonunda bir mübadil torunu olan Zehra Denizaslan'ın mübadillerin Bodrum hayatını ve mübadele anılarını anlattığı "Paramparça" belgeseli izlendi.

BİR YAKADAN ÖTEKİNE
31 Ocak 2025 günü, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Mübadelenin 102. yıl dönümü anısına düzenlenen "Bir Yakadan Ötekine" paneli, Merinos Bursa Müze Etkinlik Salonu'nda gerçekleşti.
Maria Ntisli, Güney Özkılınç, İsmail Yaşayanlar
Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç moderatörlüğünde gerçekleşen etkinliğin panelistleri; Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nden Doç.Dr. İsmail Yaşayanlar ile Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nden Dr. Maria Ntisli idi. 
Bursa Göç Tarihi Müzesi koleksiyonunda bulunan 1879 tarihli Tirilye Defteri’nin içeriğini anlattı. Bu defter bir çeşit veresiye defteriydi. Burada yazanlardan toplumun beslenme, temizlik gibi ihtiyaç alışkanlıklarından, ölçü birimlerine, Türk-Yunan kadın-erkek isimlerine, Yunan soy isimlerine, ailevi durum yoluyla tanımlamaya kadar pek çok bilgi içeriyordu.
İki toplum iç içe yaşarken tek vücut olmuşlardı. Sonra da ortadan ikiye yarılarak ayrılmışlardı. O günden bugüne de diğer yarılarını arıyorlardı.
DEMİRTAŞ ATATÜRK EVİ
Demirtaş Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından 1 Şubat 2025 tarihinde Demirtaş Kültür Merkezi'nde düzenlenen kahvaltıya katılan mübadiller, birlik ve beraberliklerinin altını bir kez daha çizdiler. 
Konuşmaların ardından Osmangazi Belediyesi tarafından Demirtaş merkezinde yapılacak olan Atatürk Evi'nin temeli atıldı. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ün Selanik'teki evinin replikası olacak olan ev, 118 metrekare taban alanı üzerine 3 katlı olacak. Müze olarak faaliyet gösterecek olan Atatürk Evi’nin birinci katında Atatürk ve çocuk atölyesi, idari ofis ile barkovizyon odası yer alacak. İkinci katta iki adet sergi salonu bulunacak. Üçüncü katta ise yaşam alanları olacak.
Aynı günün akşamı aynı mekânda Lozan Mübadilleri Vakfı Korosu'nun konseri vardı. Sosyal Medya paylaşımlarından gördüğüm kadarıyla konserde Türkçe ve Rumca şarkılar söylenmiş, danslar edilmiş...

Mübadele Etkinliklerine Katılanlar
Bu etkinliklerin birine, birkaçına ya da hepsine birden katılan isimleri sayacak olursak:
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi ÖzdemirOsmangazi Belediye Başkanı Erkan AydınCHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, Mudanya Belediye Başkanı Deniz DalgıçGemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey adına Meclis Üyesi Yücel Akbulut, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür ŞahinCHP İlçe Başkanı Furkan AtalayLozan Mübadilleri Vakfı Mudanya Temsilcisi Cumhur Aksan, Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Korkut, Ortodoks Topluluğu Bursa Metropoliti Yuakim Billis, Mudanya Giritliler ve Yanyalılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Zehranur Biricik, Mudanya Lozan Mübadilleri Derneği Başkanı Hüseyin Türker, Demirtaş Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hüseyin Çildem, Demirtaş Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Ali KömürlüAtatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, STK temsilcileri, siyasiler, yerel halk ve mübadil torunları olarak sıralayabiliriz.

"Her Mübadele Bir Yaradır, İzi Kalır"
İlber Ortaylı'nın 3 Eylül 2017 tarihli, "Her mübadele bir yaradır, izi kalır" yazısından iki kısa pasaj ile sonlandırmak isterim yazımı:
"Şu bir gerçektir. 1924 mübadelesi Venizelos tarafından getirildi. Türkiye’de moda bir saldırı başladı; 'Cumhuriyetçiler etnik temizlik yapmak için mübadeleyi ortaya çıkardılar' deniyor. Bir kere mübadele iki taraflı bir anlaşmadır. Tek taraflı olmaz. Nitekim Venizelos, giriştiği büyük macerada acı gerçeği görünce bu sefer doğruya döndü ve elindeki mevcut Yunanistan’ı kalabalıklaştırmak için Anadolu’daki Helen nüfusu istedi. Büyük devletleri de buna ikna etti ve Türkiye de bunu kabul etmek zorunda kaldı. Çünkü bizim artık bazı konularda daha fazla direnecek halimiz yoktu. Trablus’tan beri on sene aralıksız harp etmiş bir millettik. Birinci Cihan Harbi, başkaları için dört yıl sürmüşse de bizim için on yıl sürmüştür. Bu konularda bizim yeni devletimiz beynelmilel konsorsiyuma karşı koyabilecek güçte değildi. Dolayısıyla mevcut şartlar iki ülke arasında nüfus mübadelesini zorunlu kılmıştır diyebiliriz." 
"Bu mübadele esasen Türk-Yunan mübadelesi de değildi. Peki neydi? Müslüman-Ortodoks mübadelesi idi. Bu sebeple tek kelime Rumca bilmeyen Karamanlı Ortodoks Türk nüfus da Yunanistan’a gönderildi. Karamanlı Türkler, Oğuzlardı. Ortodokslardı ancak Türklerdi. Türkçeleri, belki bizim Türkçemizden daha temizdi. Yunan alfabesiyle Türkçe yazarlardı. İncilleri dahi böyleydi, Yunancayı hiç bilmezlerdi. Bu topluluğun gitmesiyle birlikte Türkiye önemli bir grubunu kaybetti. Göndermek mecburiyetindeydik çünkü Yunanistan ve büyük devletler grubu onları da mübadeleye dahil ettiler."

Musa Ataş / İstiklâl Harbinin Son Günleri
Bursalı Gazeteci-Yazar Musa Ataş, Lozan Görüşmeleri esnasında yazdığı İstiklâl Harbinin Son Günleri yazı dizisinde, Türk ve Yunan askerinin Meriç'in iki kıyısında günlerce nasıl teyakkuzda bulunduğunu, Lozan Barış Antlaşması ile nasıl rahatladıklarını anlatır.

Gördüğümüz üzere, hiçbir şey bugünden bakıldığı kadar kolay değil. Savaş; öncesiyle sonrasıyla yıkıp geçen, ezen, üzen, yok eden, izleri gelecek nesillere sirayet eden bir olgu. 
Ki, en yakın tarihte en yakın komşumuz olan Suriye'de yaşananların ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyayı nasıl etkilediğinin canlı şahitleriyiz.

Kilise Enstrümanlarıyla Kurulan Bando Takımı
Mübadele ile ilgili farklı bir hikâye dinlemek ister misiniz?.
Mudanya Bandosu'nun nasıl kurulduğunu belki biliyorsunuz belki bilmiyorsunuz. Kısaca anlatırsak bandonun kuruluş hikâyesi şöyle:
1923- 24 yılları arasında Türkiye ile Yunanistan arasındaki mübadele sonucunda, Mudanya’da yaşayan Ortodoks Rumlar, kilisedeki ayinlerde kullandıkları enstrümanları yanlarına almayarak ilçede bırakır. Bir okulun önündeki sarnıçta bulunan enstrümanlar 1924 yılında kurulan ‘Mudanya Spor Kulübü Mızıka Takımı’na verilir.
Mudanya’da 1924 yılında kurulan ve Türkiye’de kurulan ilk sivil bando olma özelliğini taşıyan “Tarihi Mudanya Belediyesi Sivil Bandosu” emekli astsubay, esnaf, işçi, gemi kaptanı ile öğrencilerden oluşuyor.
3 Şubat 2025 / C.E.Y.


Göç ve mübadele ile ilgili yazılarım:
Elveda Güzel Şehrim / 10 Şubat 2023
Yüzyıllık Sızı - Mübadele / Facebook Fotoğraf/Video Albümü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder