Keşiş Dağına Uludağ adının veren, sonra da Uludağ soyadını alan Dr. Osman Şevki Uludağ'ı, dağa adını verişinin 100. yılında, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı ile Arşiv Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve Bursa Kent Müzesi'nde izlenime açılan "Uludağ 100 Yaşında" sergisi ile andık.
Sergide Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Dr. Osman Şevki Uludağ'ın kızı Ela'nın torunu İrem Ela Yıldızeli katkılarıyla ve Samet Altıntaş'ın yayına hazırlamasıyla ortaya çıkan "Osman Şevki Uludağ • Çok Yönlü Bir Cumhuriyet Aydını" kitabı ile Dr. Osman Şevki Uludağ'ın diğer kızı Emel'in torunu Sinem Çelebioğlu'nun yazdığı "Dağın Kızı • Dr. Osman Şevki Uludağ'ın İzinde" kitabı tanıtıldı.
Sergi açılışında konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa’nın çok fazla değere sahip olduğunu ancak öne çıkarılamadığını söyledi. Kentin sahip olduğu değerleri öncelikle Bursalıların bilmesi gerektiğini belirten Başkan Bozbey, Uludağ’ın bugün bile tam olarak bilinemediğini dile getirerek, “Uludağ’ı sadece bir kayak merkezi olarak görmemeliyiz. Çocuğundan yaşlısına herkesin Uludağ’ın aslında ne olduğunu ve ne anlama geldiğini bilmesi gerekir .Ne yazık ki Uludağ’ı bu zamana kadar hor kullanmışız. Planlayamamışız. Uludağ gibi bir kıymeti, turizm alanı olarak da değerlendirememişiz. 3-4 ay turizm var. Geri kalan 8 ay Uludağ’ı değerlendiremiyoruz. Bu konuda çalışıyoruz. 17’nci yüzyılda Avrupalı gezginlerin uğradığı Uludağ’ın değerini yeniden kazanmalıyız. Uludağ’ı doğal güzellikleriyle korumak ve kollamak zorundayız." dedi.
(15 Temmuz 2023 tarihli haberde der ki: "Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan karara göre, Uludağ Milli Parkı sınırlarının Uludağ Alanı sınırları ile çakışan kısımlarının milli park vasfı kaldırıldı. Bu alanda milli park iş ve işlemlerini yürütmek üzere ilgili idarelere tahsis edilmiş olan taşınmazlar Uludağ Alan Başkanlığına devredildi. Söz konusu kararın, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 3’üncü maddesi gereğince alındığı belirtildi. Karara göre, Uludağ Alan Başkanlığı’nın kurulmasıyla birlikte yapılan görüşmeler neticesinde 13 bin hektar yüzölçümlü Uludağ Millî Parkı’nın yaklaşık 2 bin hektarlık bölümü Uludağ Alanı olarak belirlendi. Alanın doğal sit koruma statülerinde ise herhangi bir değişiklik yapılmadı. Kayak alanlarının bulunduğu çanaklar ve yapılaşmanın olduğu oteller birinci ve ikinci bölge ile Sarıalan ile Çobankaya, Bakacak Uludağ Alan Başkanlığı’nın sınırları içerisine dahil edilirken, buzlu yedi göller ve bölgedeki ormanlık alan Milli Parklarda kaldı.")
Projesi Araştırmacı Yazar Serdar Kuşku'ya, küratörlüğü Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şube Müdür Vekili, Araştırmacı Yazar Deniz Dalkılınç'a ait olan sergide Uludağ'ın Osmanlı'nın kuruluşuna ev sahipliği yapışı, yüzyıllarca dağda kurulan manastırlar, endemik bitki örtüsü, karcıları ve buzcuları, maden suyu, hem Bursa'nın hem de ülkenin ekonomik ve sosyal hayatına katkısı, kayak turizmi, sağlık turizmi, kampları, otelleri, yarışmaları, eğlenceleri ve magazini ile resmedilmiş.
Sergi, 27 Eylül-31 Aralık 2025 tarihleri arasında Bursa Kent Müzesi'nde ziyaret edilebilecek.
![]() |
Dr. Osman Şevki Uludağ |
"Ne Ulu bir Dağ"
Dağın isminin nasıl Uludağ olduğunu dağa ismini veren Dr. Osman Şevki, Bursalı Gazeteci-Yazar Musa Ataş'a şöyle anlatır:
"Ben Bursa-İstanbul yolu üzerinde yüzlerce seyahat yaptım. Fakat bu defa Keşiş dağını tetkike memur edildiğim için daha çok alâkalı idim ve Bozburun önünden geçerken (vapur ile olmalı) Keşiş dağına baka baka 'Ne Ulu Dağ' dedim. Birdenbire zihnimden geçen bir şimşek Keşiş dağının Uludağ adına çevrilmesi hakkında bana bir fikir verdi. Uludağ adı benim Bozburun önünden geçerken gördüğüm Keşiş dağına çevrilmiş ilk hitap oldu."
Osman Şevki Uludağ, önünde kızı Ela |
Bursa Coğrafya Encümeni ve Askerî Coğrafya Kurulu'nun teklifleri, İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı önerileriyle dağın Keşiş olan adı 24 Eylül 1925 tarihinde Uludağ olarak değiştirilir.
1934’te Soyadı Kanunu çıktığında soyadı olarak Uludağ'ı alır.
Dr. Osman Şevki Uludağ
Asker, doktor, radyolog, tıp tarihçisi, araştırmacı yazar, bestekâr, müzik adamı, dağcı, milletvekili, Kuvayı Milliyeci, Milli Mücadele Gazisi, İstiklâl Madalyası sahibi ve antropolog olan Dr. Osman Şevki Uludağ, 1889 Bursa doğumludur.
Genç Türkiye'nin ilk radyologlarından biri ve 1938'de kurulan Türk Tıp Tarihi Kurumu’nun kurucularındandır.
"Osmanlı Tababet Tarihi” (1918) ve “Beş Buçuk Asırlık Türk Tababet Tarihi” (1925) eserleriyle Türkiye’de tıp tarihi ile ilgili yazı yazan ilk kişi unvanını almıştır.
İlk Devlet Konservatuvarı kanunu kabulü sırasında Türk Musikisi’nin de ders olarak alınması için mecliste (dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ile) girdiği tartışmalarla Türk Musiki tarihinde önemli bir isim olmuştur.
Osman Zeki Üngör’e ait İstiklâl Marşı bestesinin "Carmen Silva" valsinden, Cemal Reşit Rey'e ait 10. Yıl Marşı’nın Jean-Jacques Rousseau’nun "Le Devin du Village" adlı operasından alıntı olduğu iddiasını ortaya koymuştur.
Aydın yöresinden derlediği “Genç Osman” türküsü haricinde, bir kısmının güftesi kendisine ait 120’ye yakın eser bestelemiştir.
Balkan Savaşı’ndan sonra Tıbbiye’deki musiki topluluğunun şefliğini yapmıştır.
Cemal Nadir'in gözünden Osman Şevki Uludağ |
Bursa’daki Yıldırım Darüşşifa Hastanesi’nin Osmanlıların Anadolu’da kurduğu ilk hastane olduğunu ortaya koymuştur.
Bursa ile ilgili araştırmaları olan “Bursa ve Uludağ”, “Yeşil Camii” ve “Uludağ Keşişleri ve Dervişleri” kitaplarını yayımlamıştır.
Bursa'da Akşam Gezisi İçinde Kısa Bir Mola
Yaz boyu Samet Altıntaş rehberliğinde gerçekleşen Bursa'da Akşam gezilerinin sonuncusunda, geziye katılan konuklar Pınarbaşı'ndaki Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şubesi bahçesinde verilen bir saatlik molada, Dr. Osman Şevki Uludağ'ı, kızları Emel ve Ela'nın (Türkiye'de ilk Ela ismi babası Osman Şevki Bey tarafından konmuş) torunları olan İrem Ela Yıldızeli ve Sinem Çelebioğlu'ndan dinledi.
Yaz boyu Samet Altıntaş rehberliğinde gerçekleşen Bursa'da Akşam gezilerinin sonuncusunda, geziye katılan konuklar Pınarbaşı'ndaki Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şubesi bahçesinde verilen bir saatlik molada, Dr. Osman Şevki Uludağ'ı, kızları Emel ve Ela'nın (Türkiye'de ilk Ela ismi babası Osman Şevki Bey tarafından konmuş) torunları olan İrem Ela Yıldızeli ve Sinem Çelebioğlu'ndan dinledi.
İki kuzen geziye katılanlara ve harici konuklara, "Osman Şevki Uludağ • Çok Yönlü Bir Cumhuriyet Aydını" ve "Dağın Kızı • Dr. Osman Şevki Uludağ'ın İzinde" kitaplarının yazılma aşamalarını Samet Altıntaş'ın moderasyonuyla anlattı.
(* İrem Ela Yıldızeli ve Sinem Çelebioğlu söyleşisine YouTube üzerinden "Dr. Osman Şevki Uludağ ve Uludağ" başlığı ile ulaşabilirsiniz.)
Yıllarca dolaplarda bulunmak üzere bekleyen, sessizliğe bürünmüş ve adeta kıymetini bilmeyecek ellerden saklanmış olan fotoğraflar, yazılar ve belgeler, Osman Şevki'nin kızı Ela'nın torunu İrem Ela Yıldızeli ile gün yüzüne çıkmaya başlamış. Üçüncü kuşağa kadar saklandıkları yerde sabırla bekleyen her şey bir anda özgürlüğüne kavuşmuş. Saklandı dediğime bakmayın, onca yıl babaannenin evindeki bir büfenin çekmecelerinde yaşamış hepsi.
Resimleyen: Sultan Özdemir |
Büyük büyükbabasının hayatının peşinde koşturan İrem Ela bu halleri ile kuzeni Sinem'e ilham olarak Dağın Kızı kitabının kızıl saçlı öznesi olmuş. Sinem istemiş ki Osman Şevki Uludağ'ı ve o dönemi çocuklar da öğrensin. Hatta esas çocuklar öğrensin.
Bursalı Gazeteci-Yazar ve aynı zamanda Dağ Ajanı olan Musa Ataş yazılarında Uludağ'a o kadar çok yer verir ve Bursa'nın ve Uludağ'ın tanınması için o kadar çabalar ki, gazetecilik hayatı boyunca yazdığı yazılar ile bugünkü Uludağ'a ışık olur.
Mesela Uludağ üzerine neler anlatır derseniz:
"Su sathından 2300 metre yüksekte, Uludağ'daki plaj, Kayak Evi, (1 Nisan'a özel yazılan "Kayak Evi'ni Nasıl Yıktık" yazısı), Uludağ Oteli'nin yapım ve bakım aşamaları, dağın sağlığa faydaları, aile kampları ve çadır hayatı, uluslararası kayak yarışları, açık hava baloları, dağdan çıkan ve dağıtılan maden suyu, dağa yapılan şose yol, dağa otobüs seferleri, kesişen bayram ve yılbaşı tatilleri dolayısıyla "Uludağ'da Bayram", "18 Saat Süren Uludağ-İnegöl Yolculuğu", "Hava Hattı ve Kar Makinesi", "Kar Makinesini İstanbul’dan Nasıl Getirdik?", "Uludağ'a Dişli Tren", "Uludağ'ın İmarı İçin Hazırlanan Proje", "Çivi Batmayacak Kadar Sert ve Parlak Buzlu Uludağ", "Yirminci Asrın Cansız ve Reçetesiz Doktoru Uludağ", "Bütün İhtirasların Unutulduğu Saadet Diyarı", Uludağ'ı sağlık Kâbe'si olarak tanımlaması, Uludağ üzerine yazdığı "Dünya Cenneti Uludağ" kitabı, diğer kitaplarında da yer verdiği Uludağ, İstanbul Yakacık Sanatoryumu sahibi Dr. İhsan Rıfat tarafından 2 milyon lira harcanarak yaptırılan 100 yataklı Uludağ Sanatoryumunun kurulma ve açılma evreleri, yağmur yüzünden dağılan Dolubaba Kampı, Uludağ otelleri işletmesinin Kayak Evi ve Fatin Tepe'de kesip yaktığı ağaçlar üzerine mahkemeye verilişi, Uludağ otellerinin Merinos Kulübü'ne bırakılışı, Uludağ filmi, Halk Evi'nin çıkardığı "Uludağ" mecmuası, 1946'nın şubatında bir hafta Ömer İnönü ve arkadaşları ile, bir hafta da Erdal İnönü ile dağa çıkışları, Kayak Evi'ne gidiyorum diyerek Kuşaklı Kaya yolunu tutan, kayağının bağlaması koptuğu için olduğu yerde kalan, yani dağda kaybolan ve donmamak için yerinde zıplayan İstanbullu Arif'in bulunuşu, Bursa Valisi Şefik Soyer ve İstanbullu gazeteciler ile birlikte Uludağ'da izlenen güneş tutulması ve daha nice yazı ile dile gelen Ataş'ın Uludağ sevdası..."
"Uludağ Mevsiminde" yazısında Uludağ'ı karış karış gezen bir evliyanın Keşiş dağı için "Ey kahpe Keşiş, suyuna azık, taşına çarık yetiştiremedim" dediğini yazar. O yazının devamında, "Uludağ'a zayıf çıkan şişman iner, ihtiyar çıkan genç döner, gamlı çıkan memnun iner, yorgun çıkan zinde iner" der.
Uludağ üzerinde emeği olan arkadaşların yeni nesilleri |
Musa Ataş yeğeni ben, Osman Şevki Uludağ torunları İrem Ela Yıldızeli ve Sinem Çelebioğlu, Hüseyin Kuşku oğlu Serdar Kuşku...
Bir Musa Ataş kitabında Dr. Osman Şevki Uludağ |
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından her şeyin değiştiği gibi Türkiye Cumhuriyeti de değişti. 1950'lerde başlayan geriye gidiş ile geldiğimiz noktada bugün kadın-erkek ayrı okuma, ayrı eğlenme, ayrı yüzme, hayatı ayrı yaşama konuşulur oldu.
Cumhuriyet nesilleri olarak direniyor ve Atatürk Türkiye'si kazanımlarını kaybetmek istemiyoruz. Aradaki nesillerde boşluk olduğundan dolayı, Cumhuriyet'in kıymeti şimdilerde daha anlaşılır oldu.
Yukarıda farklı bir biçimde dediğim gibi, insan elindekinin kıymetini bilmez ve kaybetmeye başladıkça anlar diye, işte öyle...
29 Eylül 2025 / C.E.Y.
'Karanlık Gökyüzü Parkı'ndaki Uzaylılar / 12 Ağustos 2024
Ezel Akay'ın Bursa'sı, Hepimizin Bursa'sı / 20 Ocak 2025
Bursa Miras Belleğini Tazeliyor / 18 Ağustos 2025
Dr. Osman Şevki Uludağ ve Uludağ / 29 Eylül 2025
Uludağ'da Soğukpınar köyündeniz,baba tarafından. Çocukluğumdaki köy şimdi mahalle. Eski güzel köy halinden pek eser kalmadı. Uludağ'ın isminin Osman Şevki bey'den geldiğini bilmiyordum. Yakışır isim vermiş,kendi de soy adını almış. Teşekkürler bilgiler için.
YanıtlaSilMaalesef ki köyleri de köylüyü de tarihe gömdüler...
Silhttps://cananekncylmz.blogspot.com/2013/01/koyler-tarih-mi-oluyor.html