18 Ağustos 2025 Pazartesi

Bursa Miras Belleğini Tazeliyor

İnsan yaşadığı yerde istemsizce bir körlük oluşturuyor. Geçtiği sokakları fark etmiyor, oturduğu evi fark etmiyor, yanında yamacında var olan insanların değerini fark etmiyor. Çevresine dışarıdan bir gözle bakmayı hiç akıl etmiyor.

Başka şehre gittiğinde, başka bir eve konuk olduğunda ya da başka insanlarla tanıştığında öyle mi ya! O şehirdeki her sokak, her ağaç, her ev bakılası, görülesi, incelenesi bir şeye dönüşüyor. 
Aynı şekilde konuk olunan her ev tepeden tırnağa süzülüyor. Aynı şekilde yeni tanışılan bir kişinin özellikleri, becerileri ve yetenekleri öğrenilmeye çalışılıyor.
İş tam da 'komşunun tavuğu komşuya kaz görünür' hikâyesine dönüyor...
Kaz görünen tavuğu alıp kümese koysan bir-iki güne onu da diğerlerinden farklı görmemeye başlayacaksın, o da ayrı hikâye...

Oysa kişi evinden turist şapkası ile çıksa, kendi evinde sanki konukmuş gibi farklı koltuklara oturup evine farklı açılardan baksa, yanındaki insanları sıradanlaştırmayıp gözlerinden kalbine ulaşsa, bambaşka dünyalara ulaşacak. 
Ama dedim ya, insan yanındakini görmüyor. Çünkü gözünü hep uzaklara dikiyor.

Yıllar önce Bursa'ya konuk gelen arkadaşlarımı nerelere götürüp onlara neler anlatırım diyerek çıktığım ve "Kendi Şehrinde Turist Olmak" başlıklı video/fotoğraf/bilgi içeren albümler yaptığım yol, bugün Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından halka açık olarak düzenlenen bir yola çıktı.
Malum, yeni yerleşim bölgelerinde şehirden bir iz bulmak, şehrin karakteristiği bir binaya rastlamak ne mümkün. Birbirinin aynı binaların olduğu yerleşim yerlerinden hangi şehirde olduğunu çıkartmak imkânsız. 
O yüzden de eski şehirler, geçmiş zamanlar, yaşanmışlıklar korunmalı ve anlatılmalı. Anlatılmalı ki insanlar yaşadıkları şehrin ruhunu anlasın. Ona saygı duysun. Bu diyardan gelip geçmiş yüz binlerce, milyonlarca insanı duyumsasın. Bastığı yerleri toprak diyerek geçmesin, tanısın...
‘Tarihin İzinde Bursa’da Akşam’
Bursa Büyükşehir Belediyesi, Kent Tarihi ve Tanıtım Dairesi Başkanlığı'na bağlı Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şube Müdürlüğü tarafından Bursa’nın sokaklarını, tarihini, mimarî yapılarını tanıtmak ve kentin ruhunu keşfetmek amacıyla ‘Tarihin İzinde Bursa’da Akşam’ isimli özel bir gezi programı yarattı.
Bir kereye mahsus düzenlenen geziye katılan 25 kişi, Tarihçi-Yazar Samet Altıntaş’ın anlatımı ile Bursa’nın tarih kokan sokaklarında geçmişe yolculuk yaptı. Kültürel gezi öyle ilgi gördü ki, ağustos (belki de eylül) ayının sonuna kadar cumartesi ve pazar günleri olmak üzere devam etmesine karar verildi.
Ben de "Tarihin İzinde Bursa'da Akşam" gezisinin 10 Ağustos tarihli konuklarından biriydim. Gezi saat 18:00'de Atatürk Heykeli önünde başladı, Heykel dahil 24 tarihî ve turistik yeri gezdikten sonra saat 22:00'de Alacahırka'daki Kavaklı Camii'nde sonlandı. 

Samet Altıntaş anlatımından neler öğrendik?
* Gezinin başlangıç noktası, binlerce kişinin her gün önünden geçtiği ama kafasını kaldırıp bakmadığı, Bursa dışından gelenlerin ise önünde hatıra fotoğrafı çektirdiği Atatürk Heykeli. Heykelin heykeltıraş Nejat Sirel tarafından yapıldığını ve 1930 yılında dört ton olarak döküldüğünü Bursa'da yaşayan pek çok kişi bilmez. Bursa Valiliği tarafından yaptırılan ve Bursa Hükûmet Meydanı'na 1931 yılında dikilen bu heykelin ilk adı Gazi Heykeli imiş. 1934'teki soyadı kanununun ardından heykelin adı Atatürk Heykeli olmuş. Heykel İstanbul'da yapıldıktan sonra parçalar halinde deniz yolu ile Mudanya'ya getirilmiş, oradan Bursa'ya taşınıp montajlanmış.
Heykelin kaidesinde görülen metinde şunlar yazıyor:
"Bu Aziz Heykelin Önünde Duran Türk, Hürmetle Eğil. O; Milletini Kurtaran, Cumhuriyeti Kuran, Aleme Yeni Bir Tarih Yaratan Gazi MUSTAFA KEMAL".
Kısa not:
Biz Bursalıların "Heykel'e çıkmak" sözü vardır. Bu söz yabancı birine çok garip gelir ama biz anlarız
1926 yılında Mimar Mühendis Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından yapılan ve şimdilerde Bursa Kent Müzesi olan binada Nâzım Hikmet Ran'ın yargılanmış.
* 1470 yılında Hacı Bakkal Sinan tarafından Kalkan Duvarlı olarak yapılan Hacılar Camii'nin kitabesi giriş kapısının üzerindeki nişe yerleştirilmiş. Kitabenin iki yanındaki sivri kemerli nişlerin içine tuğlalarla dalga motifi işlenmiş. Kalkan Duvar mimarîsini Gümüşçeken'de, Simkeş (Sırmakeş) Mescidi'nde, Ressam Şefik Bursalı Caddesi'ndeki Karaşeyh Camii'nde, Akbıyık Veled-i Hariri Camii ve Kocanaip Mahallesi'ndeki Koca Naip Camii'ni de görebiliriz. Kalkan Duvar Bursa'ya özgü bir mimarî ve Bursa'da karşınıza çok çıkar. Kayıtlarda 36 kalkan duvarlı mescit/cami vb. olduğunu okudum. Bu mimarî 16. yüzyılda Bursa’da etkisini kaybetmiş ve bir daha tercih edilmemiş.
Hacılar Çeşmesi, önceleri caminin duvarında imiş, daha sonra caminin yanına alınmış.
Ressam Şefik Bursalı'nın Doğduğu Ev, adının verildiği cadde üzerinde ama maalesef ki her şey "pilavcıya" kurban gitmiş.
Akbıyık Camii İstanbul'un fethinden sonra ilk inşa edilen güneydeki ilk cami. Bu özelliği ile o dönemde Kâbe'ye en yakın cami olarak anılıyor.
Ahşap Han (Akarsu-İpekçi İş Sarayı) ve Aralık Han adeta şehrin merkezinde birer vaha. Aralık Han'ın terasından görünen Bursa ve yukarıdan sarkan sarmaşıkları ile zemin kattaki serin mi serin avlu çok cezbedici. Ahşap Han da Aralık Han kadar nostaljik ve fotojenik. 
Ahşap Han
Aralık Han
Aralık Han teras
İllüzyonist/ Sihirbaz Zati Sungur'un doğduğu ev şaşırtıcı. Bu sarı boyalı ve avlulu evin önünden hep geçerdim ama tarihinin bu kadar tanıdık bir isme ait olduğunu bilmezdim.
Pınarbaşı Mezarlığı'na doğru yürürken camiler, kabirler, çeşmeler geçtik. Bursa Mevlevihanesi ile karşılıklı olan Pınarbaşı Mezarlığı'nda Evliya Çelebi'nin büyük dedesi Acı Yakup (Ece Yakup) yatıyor. Mezarlıktaki mezar taşları üzerindeki isimlerin bazıları tanıdık. Nam-ı diğer Deli Ayten (Ayten Şenaşık) de Pınarbaşı Mezarlığı'nda yatıyor. 11 Ağustos 1935 doğumlu Ayten, bizim ziyaretimizin ertesi günü 90 yaşına bastı...
Özbek Tekkesi, Mevlevihane, Kalenderhane derken Bursa'nın ilk mesire alanı olan Pınarbaşı Parkı'ndayız. Pınarbaşı suyunun kaynağı, su terazisi, şehre su dağıtan sistemin kalıntıları, durmaksızın akan Pınarbaşı Çeşmesi, Pınarbaşı İzzeddin Bey Camii hepsini birden Samet Bey'den dinledik. (İzzeddin Bey, kabri Doğanbey TOKİ'leri arasında kalan Doğan Bey'in kardeşi ve Doğan Bey de Yahya Kemal'in büyük büyük büyük dedesi imiş.)
Alacahırka'da, mevsim dolayısıyla ince akan Cilimboz deresi üzerindeki köprüden geçip, köprünün hemen yukarısındaki su kaynağı Asa Dede/Asa Suyu ile tanıştık.
Zindan Kapı önünden geçerken Bursa'nın kapılarını saydık: Fetih Kapı, Saltanat Kapı, Yer Kapı, Zindan Kapı, Tahtakale Kapı, Kaplıca Kapısı.
15'inci yüzyılda inşa edilen ancak zamanla doğal afetlerle yıkılan ve aslına uygun olarak (bölgede yapılan kazılar neticesinde ortaya çıkan kalıntılar dikkate alınarak oluşturulan sanat tarihi ve restitüsyon raporu doğrultusunda) yeniden inşa edilen Filiboz Mescidi on dokuzuncu durağımız oldu. (Cilimboz adı Filiboz'dan geliyormuş.)
Surlardaki gedikten geçip, Orhangazi'nin girdiği koridorda yürüyüp, Orhangazi'nin şehre girdiği, adını da bu fetihten alan Fetih Kapı'ya geldik. Bu kısa yürüyüş ile Bursa'yı bu kez de biz Bizans Tekfuru'ndan teslim almış saydım. (Bursa'nın 6 Nisan 1326'daki fethini  tam panoramik olarak resmeden Fetih 1326 Müzesi'ni ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederim.)
Bursa Fetih Müzesi • Panorama 1326 
Yeşil Camii'nin de mimarı olan İvaz Paşa'nın kardeşi Çırağ Bey Camii'ne selam edip Emir Abdülkadir sokağı tabelası önünde, Cezayir'in Atatürk'ü olan Emir Abdükadir'e özel bestelenmiş marş/şarkıyı dinledik. Bu şarkı hepimizin bildiği bir şarkıydı ama öyküsünü dinlemek ayrı.
Bu gecenin yirmi dördüncü ve son durağı Bursa Kadısı Koca Naip'in yaptırdığı Kavaklı Camii. Cami bahçesinde Samet Altıntaş'ın yaptığı kısa konuşma sonrası herkes bir tarafa dağıldı. 

Bursa'nın Bursalı Turistleri
Biz bu 24 yeri Samet Altıntaş rehberliğinde gezerken kendi şehrimizin turistik olduk ve şehrimiz hakkında bilmediğimiz pek çok şey öğrendik. Bursa'yı canlı dinlemek ve farklı bilgilerle zenginleşmek, yerinde öğrenmek çok keyifliydi. Bursalıyım, şehri iyi bilirim demeyin ve gezilere katılın derim. Birinin anlatımı eşliğinde gezince verimli oluyor. O zaman her şey yerine oturuyor... 
Ben de defalarca bu sokaklardan geçtim, karelerce fotoğraf çektim, pek çok metin okudum, ancak Samet Bey'in soruların pek çoğunu cevaplayamadım. Önce kendime kızdım, sonra da zaten öğrenmek için buradasın deyip, kızmaktan vazgeçtim. Ne yalan söyleyeyim; Samet Bey keşke biraz daha az sorup biraz daha çok anlatsa da insana kendini bu kadar kötü hissettirmese diye düşünmeden de edemedim.
Yazının başında da söylediğim gibi; ücretsiz ama 25 kişi ile sınırlı bu geziler gören talep üzerine Cumartesi ve Pazar günleri devam edecek. Yapmanız gereken şey, Bursa Miras'ın sosyal medya hesaplarını takip ederek iletişime geçmeniz ve kayıt oluşturmanız. 
Tahtakale Buluşmaları ve Dijital Arşiv
Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığına bağlı Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şube Müdürlüğü tarafından başlatılan ‘Bursa Bellek-Kent Tarihi Söyleşileri’ ile Bursa’da doğmuş, büyümüş veya hayatının bir kısmını Bursa’da geçirmiş sanatçıların kent anıları kayıt altına alınıyor. Her ay farklı bir sanatçının konuk edildiği söyleşinin 16 Ağustos Cumartesi günkü konukları, ‘Tahtakale Buluşmaları’nı başlatan ve sürdüren Samet Altıntaş ve Cihan Taşan oldu. 
Erşan Solaklı’nın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide Altıntaş ve Taşan,  Bursa’ya dair dijital bir ansiklopedi olan ve şimdiye kadar 135 programa ulaşan Tahtakale Buluşmaları’nın çıkış hikâyesini anlattı. Bu buluşmalarda, Bursa üzerine okuyan, araştıran, kaynak yaratan ve kaynak olan isimlerle yapılan sohbetler sözlü tarih olarak geleceğe kalacak ve araştırmalara (şimdiden olmuş bile) kaynak gösterilecek.
Söyleşide Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan zamanlar, Osmanlı Devleti'nde Bursa'nın kurucu rolü, Osmanlı ve Bizans öncesi Bursa, Prusa, Bitinya, Bizans Bursa'sının kuşatılması ve kuşatmaya dayanamayan şehrin Orhangazi'ye teslim edilmesi de ayrıca konuşuldu.
Program sonunda Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şube Müdürü Deniz Dalkılınç, moderatör Erşan Solaklı, konuklar Samet Altıntaş ve Cihan Taşan’a çini tabak takdim etti. 
Bu arada;
Kültürel mirası kayıt altına alarak dijitalleştirme çalışmaları kapsamında başlatılan söyleşilerin beklenenin üzerinde talep görmesi hem konukların hem de ev sahiplerinin çıtasını daha yükseğe taşıyor.

‘Aktopraklık Arkeoloji Söyleşileri’
Bursa sadece Cumhuriyet Dönemi, Bizans Dönemi ya da Roma Dönemi'nden ibaret değil. Tarih öncesi çağlardan bu yana Bursa her zaman yerleşim yeri olarak seçilmiş. Bu seçimde bölgenin sulak ve verimli arazileri, ılıman iklimi ve su yolları ile denize ulaşımı belirleyici olmuş olmalı. Ortaya çıkışı 2002 olan Aktopraklık Höyüğü (Akçalar'da) de bu yerleşimlerden biri. 
27 Temmuz 2019
8500 yıllık geçmişi bulunan Aktopraklık Höyük Arkeopark ve Açık Hava Müzesi bugünlerde arkeoloji meraklılarına ev sahipliği yapıyor.
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Aktopraklık Arkeoloji Söyleşileri’, Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı Müzeler Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanıyor ve her ay alanında uzman bir konuğu Bursalılarla buluşturuyor. 
Aktopraklık Höyük Arkeopark ve Açık Hava Müzesi'ndeki programın ilk konuğu 9 Ağustos günü Arkeolog-Yazar Özlem Ertan oldu. Özlem Ertan ‘Arkeoloji ve Psikomitoloji ışığında Anadolu Tanrıçaları’ başlıklı bir sunum yaptı. 
Kendisinden tarih öncesi dönemlerden antik çağın sonlarına kadar Anadolu topraklarında yaşayan tanrıça figürlerini çok yönlü bir bakış açısıyla dinledik. Artemis, Hekate ve Kibele gibi Anadolu tanrıçalarının, değişen çağlarda değişen ya da değişmeyen özelliklerini dinledik. 
Tanrıçalar yalnızca dinî ya da kültürel figürler değildi. Aynı zamanda Carl Gustav Jung’un ortaya koyduğu kolektif bilinçdışı ve arketip kavramları bağlamında insan psikolojisinin derinliklerine işaret eden semboller idi. Ve Tanrıçalar da değişirdi...
Söyleşi sonunda Özlem Ertan katılımcıların sorularını yanıtladı. Soru-cevapların ardından Müzeler Şube Müdürü Dilek Yıldız Karakaş, Özlem Ertan'a teşekkür plaketi takdim etti.

Bir Bursa  Üç Yazı
Bursa şehrini tanımak ve anlamak için katıldığım bu programların üçünü bir yazıda anlatmak istedim. Çünkü hepsi aynı amaca hizmet ediyor:
Bursa'yı anlamak ve Bursa'yı anlatmak...
Siz de anlamak ve anlatmak istiyorsanız bu etkinlikleri takip edin. Şehrinizi her gezide bir kez daha, bir kez daha keşfedin.
Bu kadim şehir kazdıkça derinleşiyor, öğrendikçe güzelleşiyor.
Bir de şehre (Doğanbey Konutları gibi yapılarla) ihanet edilmese...
18 Ağustos 2025 / C.E.Y.

Fotoğraf Galerileri
Bursa Bellek / Bursa Gezisi / 10 Ağustos 2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder