Kocası henüz ölmüş genç bir ressam olan Catherine (Susanna Karolina Faesch) Weldon'ın, New York'tan Dakota Kızılderili yerleşim bölgesine sadece Oturan Boğa'nın portresini yapmak için gelişini ve Kızılderililerin topraklarının ellerinden nasıl acımasızca ve hileyle alınışını anlatan "Kadın Önden Yürür • Woman Walks Ahead" filminin sonunda, Beyaz Adam'ın Kuzey Amerika Kıtası'nı ele geçirmek için yaptığı Kızılderili kıyımı ya da diğer bir deyişle soykırımı sayılarla verilir.
Avrupa'nın sefaletinden kaçan sefillerin yeni topraklara ayak basar basmaz tüm toprakları kendinin sanması ve kıtada yaşayan yerli halkı gözünü kırpmadan yok etmesi ABD tarihinin nasıl koyu bir kanla yazıldığını anlatır. Ki Kristof Kolomb'un denizi yara yara giderek Karayiplere ayak bastığı 12 Ekim 1492 günü yerliler için trajik bir gündür.
Kanlı ABD tarihinde atların özgürce koşturduğu, bizonların sürülerce otladığı, yerlilerin huzurla yaşadığı topraklar vahşete bulanınca, atlara gem vurulur, bizonlar tüketilir, topraklar sahiplenilir, insanlar yok edilir.
Bir yandan da ABD, Hollywood'a çektirdiği Western tarzı filmler ile, yayınevleri de Tommiks, Texas gibi çizgi kitaplar ile 'kafa derisi yüzen' Kızılderililerin ne kadar vahşi olduğunu dünyaya anlatıp kendini aklamaya çalışır.
Gerçeği olduğu gibi anlatan filmler ve kitaplar ile ise bir bakıma özür dilenir.
Zorbalıkla ele geçirilen ve kendi içinde de uzun zaman uzlaşılamayan topraklar üzerinde kurulan bol ışıklı ve şaşaalı medeniyet insanları bal için çiçeklere konan arılara benzetir. Çiçek renklidir, çiçek kokuludur, çiçek bal özlüdür. Herkes özgürlükler ülkesi Amerika'ya ve 'Amerikan Rüyası'na koşar.
Kimse katliamları düşünmez, kimse keyfini bozmaz, kimse kendini suçlamaz. Kendini büyütme peşindeki malum sistem "Yaşandı bitti saygısızca!" deyip yoluna devam eder.
Gazze Rüyası
Şimdilerde Gazze Rüyası pazarlamaya çalışan ABD bunu başardıktan sonra kimse Gazze'de bugün yaşananları düşünmeyecek ve insanlar cânım Akdeniz sahillerinde ultra lüks tatiller yapacak, modern şehirler kuracak, bölge cazibe merkezi haline gelecek, herkes burayı görmeye, buralara yerleşmeye can atacak. Trump şimdiden Gazze'nin geleceğini gösteren yapay zekayla oluşturulmuş bir video paylaşmaya başladı bile.
Belki film platformlarına Filistinlilerin ne kadar 'kötü' ve ne kadar 'haksız' olduğunu anlatan filmler de yaptırılır. Hani İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Piyanist ya da Schindler'in Listesi gibi Yahudilerin haklılığını anlatan filmlerinin yaptırıldığı gibi.
O günleri anlatan filmleri izlerken kahrolur ve "Dünya neredeydi?" derdim hep. Ya şimdi, bugün bu katliam yaşanırken dünya nerede?
Ya siz neredesiniz?
****
Ama o öyle ama bu böyle diye siyasî bahaneler yaratmaya gerek yok. Olan gün gibi ortada.
Tüm dünyanın gözü önünde yaşanan ve durdurulamayan ya da durdurulmayan bu felâket dünya tarihi içinde kendine kapkara ve kıpkırmızı bir utanç ile yer bulacak.
Çok üzülerek söylüyorum ki;
Galiba Netanyahu arkada tek bir Filistinliyi dahi sağ bırakmayacak.
Ve maalesef ki deniz Filistinliler için yarılmayacak...
21 Eylül 2025 / C.E.Y.
Dümdüz de etseniz / 20 Kasım 2012
Ya siz neredeydiniz? / 26 Şubat 2013
Açgözlü Bir Yangın Bu Savaş / 18 Ekim 2023
Dümdüz / 29 Mayıs 2024
Dı Casus! / 20 Ağustos 2024
Türkiye’nin Komşularını Sayınız / 22 Aralık 2024
Yıldız Değil Ölüm Yağmuru / 17 Haziran 2025
18 Ekim 2023 tarihli yazımı "Atatürk'ümüze ve Cumhuriyet'imize bir kez daha sarılıp, aklın yolundan ayrılmayalım derim ben. Her anlamda zaten zor koruduğumuz dengemizi daha fazla bozdurmayalım. Yoksa bu yangın herkesi yutacak büyüklükte koca ağızlı bir yangın olmaya aday açgözlü bir yangın..." sözleriyle nihayetlendirmiştim.
O yazının üzerinden geçen iki sene içerisinde İsrail-Hamas-Gazze yangını bambaşka şekillere bürünerek ve dünya üzerine yayılarak büyümeye devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder