16 Temmuz 2025 Çarşamba

Onuncu Köy Silivri

Bekir Coşkun'un Günaydın gazetesindeki köşesinin adı Dokuzuncu Köy idi. Sabah gazetesine geçtiğinde köşesinin adı Onuncu Köy oldu. Zaman içinde farklı gazetelerde yazsa da, On'dan başka köye taşınmadı. 
Abdullah Gül için "O benim Cumhurbaşkanım olamaz" dediği için kendisine "İstemeyen vatandaşlıktan çıkar!" diyen dönemin başbakanı Erdoğan'a, "Gidecek yerim yok" başlıklı yazısı ile cevap vermişti. Yazıda anlattığı gibi; Uğur Ergan kendisini aramış ve Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği ile konuştuğunu, Türkiye’den kovulma haberini gösterirse Coşkun'u mülteci kabul edeceklerini, ama bir de işkence-mişkence gibi, darp izi var mı diye sorduklarını söylemişti. Bekir Coşkun yurduna olan aşkını anlattığı yazısını, "Doğrusunu isterseniz bu toplumun göz göre göre dinimizi siyasete alet edenlerin peşine takılması, boşa giden yazılarım, o yalnız kalma duygusu... Bunların tümü canımı yaktı ve sevgili Uğur’a "Darp izi yok da, yürek yarası olur mu?" diye sordum. Olsa da, olmasa da... Benim gidecek başka bir yerim yok..." sözleriyle nihayetlendirmişti.
Bekir Coşkun 18 Ekim 2020 günü Onuncu Köy'den On Birinci Köy'e taşınana kadar yerinden kıpırdamadı. Coşkun'un On Birinci Köyü'nün adı, doğduğu köy olan Şanlıurfa'nın Tülmen Köyü idi...
Yaşıyor olsaydı bugünler için Onuncu Köy Silivri diye bir yazı kaleme alırdı...

En Entelektüel Köy Silivri
Yıllardır süren "Silivri soğuktur!" kara mizahı son aylarda alacakaranlık kuşağına dönüşmüş durumda. 
Güneydoğu şehirlerinde başlayan Ak Partili olmayan belediyelere "kayyum" operasyonları, Ak Parti'den CHP'ye geçen İstanbul ilçe belediye başkanları ve akabinde Mart 2025'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Marmara Bölgesi açılışını yaptı. Ardından Ege'de İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin önceki dönem başkanı Tunç Soyer, Akdeniz'de Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar Temmuz 2025'teki operasyonlardan nasibini aldı. 
Sırada kimler var bilmiyoruz...

(Bu arada, yazıyı yazdığım esnada İmamoğlu'nun duruşmasında karar çıktı. Karara göre: 
"Tutuklu İBB Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'i 'tehdit edip hedef gösterdiği' suçlamasıyla yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme heyeti İmamoğlu’nun "hedef gösterme" suçundan beraatına karar verdi. İmamoğlu'na "tehdit" suçundan 2 ay 15 gün "kamu görevlisine hakaret" suçundan 1 yıl 5 ay hapis cezası verildi. İmamoğlu'na, kamuoyunda 'siyasi yasak' olarak bilinen cezanın uygulanmasına da karar verildi. Cezanın onanması halinde İmamoğlu'na siyasi yasak getirilecek.")

2025'in ilk tutuklananı olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ sonradan gelenlere ev sahipliği yaparak hepsini ağırladı. 148 gün süren tutukluluğunun ardından bayrağı içeridekilere devrederek tahliye oldu.
Silivri'nin sıcağını ya da soğuğunu yiyen sadece belediye başkanları ya da siyasiler değil. Sakinler arasında etki alanı epey geniş olan Fatih Altaylı da var. Zaten onun bütün suçu da etki alanının geniş olması ve kovdurtulacak bir patronunun olmaması.  
Üstüne bir de doğruları dosdoğru söyleyince...
Ona ve diğerler gazetecilere "dedindi, demedindi ya da demek istedindi" suçlamaları ve "Sen bi gel, suç arkandan gelir!" mantığı ile hop gözaltı, hop tutuklama ve marş marş Silivri.  
Tam bir süpürme hareketi ile Dokuz Köyden Kovulmuşların Köyüne Hoş Geldiniz!

Hoş; Bekir Coşkun gibi onlar da bir başka köyde onursuzca yaşamaktansa onuncu köyde onurlarıyla yaşamayı yeğliyorlar ve kendilerini anlatma derdine düşmüyorlar. Biliyorlar ki ortada suç muç yok, sadece suçlama ve muçlama var... Fatih Altaylı'nın eşi Hande Altaylı'nın dediği gibi: "Bazen hapse girenlerden olmak, hapse atanlardan olmaktan bin kat iyidir."

Üstelik bu muçlamalar ters de tepiyor. Fatih Altaylı'nın düzenli olarak içeriden yazdığı mektuplar (eminim ki bu mektuplar kitap olacaktır) program partneri Emre tarafından her gün itinayla okunuyor. Emre'nin sesi ve ekrandaki boş koltuk her gün her zamankinden daha fazla izleniyor. Uğur Dündar, Ahmet Ümit, İsmail Saymaz, Ümit Özdağ gibi isimler programı boş bırakmayarak Altaylı'nın koltuğuna oturup Altaylı'ya, aslında hepimize destek ve moral veriyor.

Daha düne kadar CHP'yi PKK ile iş tutup DEM'lenmekle suçlayan iktidar PKK ile yeni bir açılım başlatıyor. İçeride yatanların pek çoğu ise PKK sempatizanlığı ile suçlanıyor. ("Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" demek serbest.) Dava bir yerden düşerse, başka bir yerden tutulup tutukluluk devam ettiriliyor.
Kısaca deniyor ki: "Siz şu ara ayak altında dolaşmayın! Uslu uslu içeride oturun!"

Silivri davaları tarihe kara bir leke olarak düşerken dışarıdaki hayat da en kuvvetli leke çıkartıcıların bile fayda etmeyeceği kadar kirlenmeye devam ediyor.
Geçim derdi, adalet derdi, hak derdi, hukuk derdi gibi yaşama dair ne varsa hepsi ile dertlenen insanlar şaşkın, kırgın, kızgın, üzgün ve garip bir şekilde sessiz. 
Küçük bir kesimin ise dünya yansa hasırı yok.
Memleket gerçekten alev alev yanıyormuş, ne gam.
Onlar bağır çağır yaşamaya devam...
****
Dertlenmeyi bir kenara bırakalım ve biraz ileriye bakalım.
Bir gün gelir Marmara Açık Ceza İnfaz Kurumu Silivri Tutukevi ahalisinin katılımı ile Onuncu Köy Silivri programları yapılır/yaptırılır mı dersiniz?
Yapılırsa ne âlâ, yaptırılırsa kötü…
Hani 15 Temmuz’un ardından FETÖ kumpasları ile içeri atılanların sürekli televizyonlara çıkartılıp FETÖ şöyle kötüydü, Kötüydü Evet, böyle kötüydü, Kötüydü Evet, dedirtildiği gibi.
Ama biliyoruz ki kötü olan sadece onlar değildi.
Merak ediyorum, o gün bu işten Rabbim affetsin diyerek çıkanlar Rab katında affedildi mi?
16 Temmuz 2025 / C.E.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder